Korona Virüsü Salgınının Eğitime Olası Etkileri:
Kapitalizm İçi Kârlı Tasfiyeler veya Kapitalizmi Aşan Devrimler
Adnan Gümüş
Afet, Salgın ve Kader: Doğa, Tanrı, Cin, Lider veya Aptallık
Dört buzul çağının bugünkü dünyayı coğrafi ve yaşamsal olarak doğrudan etkilediği kabul ediliyor. Her yıldızın bir ömrü var ve Güneş de bir gün mevcut enerji salınımını tamamlayıp başka bir moda geçecek.
Eğer illa da akla ve bilime uygun bir “kader” tanımlanacaksa bu işlenebilir bir metafizik, işlenebilir bir kader olarak doğanın çizdiği sınırlar içindeki kader sayılabilir.
İnsanınkisi kader değil Tanrıya veya aptallığına dair bulunuyor. Yani ya tasarım psişiği ya etik politik iradi bir durum.
Burada “tanrısal tasarım” meselesi biraz açılırsa bu da insanın yer değiştirmecilerine, yön değiştirmecilerine dair sayılabilir. Tanrıya gönderim, genel bir belirlenmişlikten değil de daha çok kendi sorumluluklarını başkasına atma arayışından, dahası tembelliğinden ve korkaklığından kaynaklanmaktadır. Sorunla ve sorumluluklarıyla yüzleşmektense Tanrısal tasarıma (tanrısal kadere) ve esirgeleyiciliğine bağlamak işin en kolayını oluşturmakta, ama bundan dolayı da düştüğü çukurdan çıkamamaktadır.
Aynı durum kolayca “doğadan” saymakta da geçerlidir. Oysa insan sadece doğaya uymamakta, bilinçli olarak belli uyarlama, en azından kendi yapı ve sistemlerini sağlamlaştırma yetisine de sahip bulunmaktadır.
Sadece Tanrı veya doğa değil “lider” (reis, otorite) arayışı da büyük oranda aynı kolaycılıkla ilişkilidir.
Bir yerlerden prenses veya prens gelecek de bütün yaşamımızı düzgün mutlu kılacak veya birinin lambasından bir cin çıkacak da ne istersek yerine getirecek, bunlar ancak masallarda oluyor.
Komplo teorileri de realiteden kopmuşsa bütün kötülükleri şeytanlara bağlama eğilimine, böyle bir kolaycılığa delalet ediyor.
Tüm bu irrasyonalitelere bakmak da ancak realiteye veya belli bir rasyonaliteye yaklaştırabilirse bizi, bir anlamı olur. Aristoteles’te de İbn Sina’da da, Marx’da, Freud’da da sofistikten, safsatadan, nevrozlardan, propagandadan anlamak onlara karşı önlem almak için çok önemlidir.
Daha iyi niyetli olarak “ölümsüzlük” arayışı, daha kompleksli olarak “iktidar” arayışı olmadık psişik ve akli savrulmaları da barındırıyor gibi. Bunları, hesaplanmış irrasyonaliteleri de bilerek gerçeklik bilinci ve daha akılcı çözüm arayışlarına yaklaşabiliriz.
Hesaplanmış veya İradi İrrasyonalite
Virüs salgınından, böyle hızlı yayılmasından Tanrıyı veya virüsleri sorumlu tutmazsak, geriye kalan insanın yaşadığının büyük oranda kendi kararlarına-politikalarına bağlı olduğu “iradi” bir tanımlama yapmaktır.
Evrensel’deki 20 Mart tarihli köşemde de değinmiştim. Bölüm arkadaşım emekli felsefeci Celal Gürbüz hocamla yaşananların ve olayın rasyonalitesini irdeliyoruz. Gürbüz; “bilinçli irrasyonalite denebilir mi” diyor, “ortada bir irrasyonalite var ama bu irrasyonalite üretilmiş bir irrasyonalite” şeklinde devam ediyor görüşlerine. Benim kanaatim, “bilinçli” denemese de „iradi“ bir irrasyonalite olduğu yönünde.
Hem iradi olacak hem de irrasyonel olacak. O halde rasyonel ve irrasyonel istemlerden söz edebiliriz.
Realite veya Rasyonalite Göreceli Değil, Konum Hesaplanabilir
„İrrasyonallik“ yerine görececi bakış her yapılanı perspektife bağlayıp "rasyonel“ sayabiliyor. Ölçüleri "kimin için“ olduğuna, kimin için rasyonel veya irrasyonel olduğuna bağlarsak, ölçüyü olana değil de "bakana“ bağlarsak ne olduğunu kaçırırız.
Ancak “kime göre” durumunda, buna zaten rasyonalite denemez. Rasyonalite tüm akıllar, tüm insanlar için benzer şekilde işlenebilir argümanlara, benzer ölçütlere, ölçülü akıllara, belli bir lojig’e (mantığa) dayanmak durumunda. Göreli rasyonalite veya göreli realite olmaz, bu hem bilginin hem de mantığın tanımına ters olur. Olsa olsa bu tür şeyler “irrasyonalete” olarak sınıflanabilir. Ortada irade varsa, ortada yaşadıklarımız varsa, iradi bir irrasyonalite var demektir.
Korona salgını ile ilgili yaşananlar, bu süreçteki rasyonalite veya irrasyonalite, toplumlara ve eğitime yansımaları evrelendirilebilir. Bu yaşananlardan bazı çıkarım ve öngörülerde bulunulabilir.
Evreselleştirme: Korona Salgının Toplumlara ve Eğitime Yansımaları
Afetlerin etkisi belli evrelere ayrılarak etki ve sonuçları daha iyi analiz edilebilir veya öngörülebilir. Korona vakasının vakıaya dönüşmesi ile ilgili evreler ve eğitime yansımaları;
Belki üzerinde durulması gereken öncelikli hususlardan biri kapitalizmin, kapitalist sistemdeki eğitim ve sağlık sisteminin nereye evrileceği sorusudur, dahası nereye doğru evirebileceğimizdir.
Herakleitos, Hareket ve Logos: Diyalektik veya Bazı Sistem ve Eğitimsel Dönüşüm Öngörüleri
Herakleitos hep hareketin, değişimin filozofu görüldü de logosun da filosofu olduğuna çok dikkat edilmiyor. Oysa filozofun diyalektiği hareketin kendisinde değil hareket ile harekette bir mantık, bir lojik arayışında yatıyor.
Hiçbir şey hiçbir halde eskisi gibi olmadı ama eskisinden de tümden kopmadı, büyük oranda onu içinde barındırdı.
Hareket ve logos. En büyük çelişki, hayatın diyalektiği, daha doğrusu hayatla insan aklının, insan bilgisinin ilişkilerindeki çelişki, işte ana diyalektiklerden biri budur.
Hayatın kendi içindeki, aklın kendi içindeki çelişkiler, daha da önemlisi hayatla akıl, hayatla bilgi arasındaki örtüşmesizlikler bitimsiz çelişkiler oluşturuyor.
Korona virüs salgınının insana, toplumlara yansımalarını da ancak dünyadaki eşitsiz ilişkilere, sınıf ve zümrelere dikkat ederek analiz edebiliriz; yani tek ve tümel bir etki değil her sınıf ve zümreye, her coğrafya ve ülkeye farklı etki ve yansımaları olacaktır.
İktidar ilişkileri (küresel sermaye) ile aydınlanma (hümanite, insanlık) arasında yaşanacaktır yine en yaman çelişki.
Bencillik (egosantrik, etnosantrik, zümresantrik, sınıfsantrik, ulussantrik, çıkar milliyetçiliği….) ile çevreci, evrenselci, insancıl öncelikler arasındaki çelişki en yaman çelişkilerden biri olmaya devam edecektir.
Korona virüsü salgını bu çelişkileri azaltabileceği gibi ilk evresinde çok daha artırabilir, azdırabilir de.
Süreç sağlıklı okunursa çözümler ve mücadele de sağlıklı inşa edilebilir.
Eğitime olası etkileri, dikkate alınması gerekenler ve mücadele öngörülerini bu çelişkilerle birlikte düşünmek durumundayız.
e-Ticaret ve e-Okul Artış Eğiliminde
ABD merkezli e-ticaret şirketi Amazon, Covid-19 salgını nedeniyle hızla artan online alışveriş taleplerini karşılayabilmek için ABD'de 100 bin yeni personel alacağını duyurdu.
Amazon Küresel Operasyonlar Başkan Yardımcısı Dave Clark'ın, şirketin internet sitesindeki blog üzerinden yaptığı açıklamaya göre, yeni alınan personel depo ve teslimat ağının genişletilmesinde istihdam edilecek.
Clark açıklamasında, "Talepte, personel ihtiyacımızın eşi görülmemiş bir şekilde artacağına işaret eden, belirgin bir artış gözlemliyoruz. Bu kişilerin, işler normale dönene ve önceki işverenleri onları geri alana kadar onları takımlarımızda memnuniyetle karşıladığımızı bilmelerini istiyoruz" dedi.
Temel ve Zorunlu Eğitimde Uzaktan Eğitim: EBA ve TRT
MEB’in resmi sayfasında uygulama ile ilgili açıklamalar yer almaya başladı.
“17 Mart 2020 17:03
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 23 Mart haftası itibariyle hangi saatte, hangi ders, etkinlik veya oyunun ne şekilde nasıl yapılacağına ilişkin planlamalar ve altyapıya ilişkin hazırlıkların tamamlandığını duyurdu.
Bakan Selçuk, uzaktan eğitime ilişkin içeriklerin hazırlandığı TRT stüdyolarını ziyaret etti. Selçuk, burada yaptığı açıklamada, uzaktan eğitim sürecinin yol haritasının en ince ayrıntısına kadar hazırlandığını belirterek, "23 Mart haftası itibarıyla hangi saatte, hangi ders, etkinlik veya oyunun, ne şekilde, nasıl yapılacağına ilişkin planlamalar ve altyapıya ilişkin hazırlıklarımız tamam. Deneme çalışmalarımız sürüyor." diye konuştu.
Çalışmalara 100'den fazla öğretmenin gönüllü olarak destek verdiğini, çekimlerin TRT'nin İstanbul'da 5, Ankara'da 3 stüdyosunda yapıldığını dile getiren Selçuk, TRT'ye ve öğretmenlere desteklerinden dolayı teşekkür etti.”
Hafta sonu itibariyle bazı pilot çalışmaların yapılacağını ifade eden Selçuk, 23 Mart öncesinde sistemin çalışıp çalışmadığının kontrol edileceğini, daha iyi nasıl çalışacağı noktasında da tedbirlerin alınacağını belirtti.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, koronavirüs tedbirleri kapsamında alınan önlemler için sosyal medya hesabından bir açıklama daha yaptı. Selçuk Twitter'dan yaptığı patlaşımda şunları yazdı: “Koronavirüs önlemlerinin mesleki eğitimi aksatmaması için de önlemlerimizi aldık. "Usta öğreticilik" eğitimlerini uzaktan eğitimle yapacağız. Bu adımı mesleki eğitim merkezlerinin güçlendirilmesi noktasında da önemsiyoruz.”
Üniversitelerde Uzaktan Eğitim: "Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi"
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç: 23 Mart itibariyle, uzaktan eğitim kapasitesine sahip olan bütün üniversitelerde uzaktan öğretim sürecine başlanacağını bildirdi. Saraç, “23 Mart Pazartesi uzaktan eğitim kapasitesine sahip olan bütün üniversitelerimizde dijital imkanlar ile uzaktan öğretim süreci başlayacaktır. İçeriğe destek olmak ve bu alanda çeşitliliği artırmak amacıyla TRT tarafından YÖK’e tahsis edilecek kanal üzerinden daha geniş öğrenci kitlesinin aldığı ortak dersler yayınlanacaktır” ifadelerini kullandı.
Uzaktan İnternetten Eğitimin Sonuçları Neler Olur: Okulsuz Toplum
İllich’in eleştirileri farklıydı ama bir şekilde öngörüsüne yaklaşılmış bulunuyor: Okulsuz toplum.
Uzaktan eğitimin sonuçları ile ilgili her şeyi önceden kestirebilmek mümkün değilse de bazı öngörülerde rahatlıkla bulunulabilir.
Mevcudu olumsuz yönde değiştirici sonuçları şu şekilde öngörülebilir:
Olumlu bazı sonuçları da olabilir. Örneğin
Kapitalizm içi ve kapitalizm dışı olası gelişmeler olarak iki öbek altında bazı öngörülerde bulunulabilir.
Kapitalist Sistem İçinde Çözülebilirse Kapitalizm Kârlı Çıkar (Reformlar Olur), Aksi Durum Devrimlere Yol Açar
Bu afet ve felaketlerden olmadık devrimler çıkarma arayışında değilim. Kapitalizm krizleri kâra dönüştürmeyi şimdiye kadar başardı gibi. Korona da bazı sermaye gruplarına avantaj sağlayabilir, ilaç firmaları bunu fırsata çevirebilir ancak kapitalizm afet ve yoksullukla baş edemeyecek olursa, para ve kâr odaklı serbest piyasaların varlığını sürdürme şansı ortadan kalkacaktır.
Her iki durumda da, yani kapitalizm içi veya dışı, eski hal devam etmeyecek, ancak bunun toptan bir sistem değişimi mi olacağını yoksa mevcut kapitalist sistemin yenilenmesine mi yol açacağını krizin derinliği belirleyici olacaktır.
Kapitalizm İçinde Eğitimin Alacağı Olası “Kâr”lı Haller
Kapitalizm içi olacakları reform düzeyinde sayabiliriz, bazı yenilenmelerle sistem kârlı çıkarak devam eder. Kapitalizmin, burjuvazinin krizi fırsata çevirme biçimleri şu şekilde öngörülebilir:
1-Kapitalizm İçinde Olası İlk Hal: “Elitizmin”, Elit Paralı Kolejlerin Artışı
Varlıklı ve beyaz yakalı kesimler, virüs salgının da yarattığı kaygı ve arayışla “halk” çocuklarından daha da ayrışmak, kendini ve ailesini daha fazla korumaya almak isteyecek, ilk reaksiyon olarak da çocuklarını daha “beyaz”, daha hijyenik okullara göndermek isteyecektir. Buna yönelik talep patlaması özel elit kolejleşmeyi ve zengin-yoksul arasındaki ayrışmayı daha da artıracaktır.
2-Kapitalizm İçinde Eğitimin Daha Kârlı Bir Sektöre Dönüşmesi: E Diktasyon ve Paralı Sertifikasyon
Açık ortaokul, açık lise, açık yüksekokul, açık fakülteler, ayrıca çeşitli uzaktan eğitim programları, ön lisans, lisans, yüksek lisans veya MBA programları zaten 40 yıldır artışta idi. Giderek de ticari bir konu haline geliyordu. TMMOB mesleki uzmanlık sertifikaları altında ve üniversiteler yaşam boyu öğrenme programları altında paralı sertifika dağıtmaya çoktandır başlamıştı.
Kaldı ki, daha virüs salgını olmadan 2019 MEB Ortaöğretim Reform taslağında sertifikasyondan çok vurgulu bir şekilde söz ediliyordu. Bu taslağa göre öğrenci bazı derslerini okuldan değil de özel kurumlardan sertifika alarak tamamlayabilecekti.
Virüs tam bir fırsat sayılacak gibi.
Özel sektörün, özel firmaların e-sertifkasyonu, özel kurumlardan sertifika alınması sermaye için eğitimin kârlı bir sektöre dönüştürülmesi, özel işletmelerin bu sektörden daha fazla pay alması sonuçlarını doğuracaktır.
Ayrıca bu durum öğrenci ve toplum gözünde okulun işlevini ve değerini zedelenmesine, sertifika dersleri ile okul derslerinin kıyaslanması da okul derslerinin işlev ve değerinin sakatlanmasına yol açacaktır.
3-Kapitalizm İçinde Okulun, Mekanın Tasfiyesi: Maliyetlerin Azaltılması, Herkesin Potansiyel Müşteri Haline Getirilmesi
Sadece bazı dersler veya ek sertifikalar değil de bu kez okulun tümden ikincil duruma düşeceği, e-eğitimin okulun yerine geçirileceği bir eğilim oluşmuş bulunuyor.
Virüs salgınını; özel sektör, dahası küresel özel firmalar örgün eğitimi özel sektöre dönüştürme, paylarını artırma yönünde bir fırsat olarak görmektedir.
Küresel güçlerin ulusal eğitimleri de kendi kontrollerine almak için bu salgını bir fırsata dönüştürmek için kullanacağına dair emareler artmaktadır.
Mevcut büyük okul zincirleri küresel ortaklıklara girecek ve fiziki okul mekanı yerine sanal ortamdan hem müşteri potansiyelini hem kârlılığını artırmak isteyecektir.
4-Kapitalizm İçinde Öğretmenliğin Tasfiyesi: Sanal Robot Eğitmenler
Sadece okulun değil bu kadar öğretmen ve teknik personele de artık ihtiyaç kalmayacağından öğretmenlik de tasfiye edilecektir. Böylece öğretmenler üzerinden orta ve alt sınıf değerlerin okul ortamında tartışılması da kontrol edilmiş olacaktır, gerek küresel sermaye gerekse devletin hegemonik güçleri veya yöneticiler için daha homojen bir aktarım ve ideoloji aktarılma şansı doğmuş bulunmaktadır.
Öğretmenlerin yerine gelişmiş internet, robotlar ve sanal zeka geçecektir.
5-Kapitalizm İçinde Öğrencilerin ve Akranlığın Tasfiyesi: İdeolojik Kontrol
En ağır sonuçları büyük olasılıkla öğrenciler ve öğrencilik için olacaktır. Okul tasfiye olunca öğrencilik de, öğrenci akran grupları, öğrenciler arası oluşum ve etkileşimler de tasfiye olacaktır.
Okul arkadaşlığı modern toplumun hemen tüm hayatını kucaklıyordu, en samimi arkadaş grupları, ilerideki çalışma grupları, eşler, aile dostları vb. okul arkadaşlarından oluşuyordu. Üniversiteler aydınlanma ve demokratik hak ve özgürlüklerin en önemli oluşum ve kullanım alanlarını oluşturuyordu.
Mevcut gelişmeler de okul ve üniversite ortamını bir miktar zayıflatmış olsa da virüs salgını çok daha büyük tahribatlar için uygun şartlar oluşturmuş bulunuyor.
Kapitalistler için, tüm gençliği ve nüfusu doğrudan daha fazla etkileyebilecekleri, alternatif oluşumları zayıflatacakları fırsatlar oluşmuş bulunuyor.
6- Kapitalizm İçinde Eğlence Sektörüne ve Cemaatlere Alan Açılması
Okul, öğretmenlik ve öğrenci akran gruplaşmaları azaldığında bunun yerine geçebilecek en güçlü organizasyon kapitalizmle de uyumlu olan kilise ve cami-cemaat çevreleridir. Çocuklar ve gençlik ya eğlence sektörüne ya cemaatlere daha fazla yönelmek zorunda kalacaktır; bunun için uygun zemin oluşmuş olacaktır.
Bu konuda daha zengin bir literatür ABD için bulunmaktadır. Tarikatlar ve liberallerin bir kısmı zaten evde eğitimi savunuyordu.
7-Kapitalizm İçinde Muhalefetin, Eleştirel Düşünce ve Çoğulculuğun Tasfiyesi
Olası tüm bu kapitalizm içi fırsatçılığın sonuçları eleştirel düşüncenin ve çoğulculuğa dayalı bir demokratik anlayışın daha da örselenmesi olacaktır.
Öğretmen alt kültürü, üniversite alt kültürü, öğrenci akran alt kültürü vb. tüm bunların azalması veya tasfiyesi, eğitim sendikalarının tasfiyesi eleştirel kültürün zayıflamasına, çoğulculuğun zayıflamasına yol açacaktır.
8-Uzaktan Eğitimle Yurttaşlık Eğitimi ve Demokratik Altkültür Oluşumu Zedelenecek
Kişi hak ve özgürlükleri, bunun en temel ayağı olan ifade, toplantı ve dernek kurma hak ve özgürlükleri korona virüse karşı alınacak önlemler altında kısmen veya tümden zedelenmiş bulunuyor.
9-Freire: Bankacı Eğitim Artacak, Diyalogcu Eğitim Düşecek
Eleştirel pedagoji açısından korona virüs tedbirlerinin ve uzaktan eğitimin önemli sonuçlarından biri, hiyerarşik-merkezi üst kültür ve üst sınıf değerlerinin, genel olarak egemen veya burjuva ideolojilerinin dayatılması olacaktır. Merkezi sistemler üzerinden egemen dil ve ideoloji tek elden pompalanacak. Freire’nin eleştirdiği bankacı eğitim, didaktik eğitim anlayışı hakim olacaktır.
10-Patent Kısıtları: Kapitalist Biyopolitika Parası Olan İçin Çare Üretiyor
Kapitalizm, adı üzerinde paralı sistemdir, çözümü de parası olan için. Parası olanın talepleriyle üretilmiş yol yöntem ve ilaçlar elbette diğer insanlar için de bir bilgi ve imkan oluşturuyor ama bunu garanti etmiyor.
Hatta patent hakları geride kalan ülkeler ve yoksul halklar için büyük bir girdaba, ağır bir faturaya, ödencek bedelin artmasına, dolayısıyla sömürü şartlarının daha da ağırlaşmasına dönüşüyor.
Devrimci, Eleştirel Olasılıklar
Sonuçta kapitalistler ve üst sınıflar kendine ne kadar yontarsa yontsun, krizi fırsata ne kadar çevirmeye çalışırlarsa çalışsınlar, her hangi bir zümre veya sınıfın tüm olayları kendi lehine denetleme şansı da yoktur.
Geniş halk kesimlerinin çaresizliği, orta sınıfların daha da daralması ve yoksullaşması, insanlığın ve doğanın tahribatı ile ilgili kaygı taşıyan kesimlerin duyarlılıkları daha evrensel, daha hümanist, daha ekolojik arayışları da birlikte tetikleme olasılıkları taşımaktadır.
Böyle bir durumda savaş endüstrilerinden, kapitalizmin herkesi tüketen birikimciliğinden daha insan, toplum, doğa yararına eğitim ve bilim arayışlarına doğru bir yöneliş de artış gösterecektir.
Daha geniş bahçeli, daha çok olanağı olan, yoksullara da uygun çevre ve okul olanaklarının sağlandığı, dahası yoksulluğun da aşıldığı, daha sağlıklı beslenme, öğrenme ve yaşama olanaklarına odaklanıldığı bir arayış; aklın, bilimin, ortak bilinç ve dayanışmanın öne çıkarıldığı bir süreç yaşanma ihtimali de az değildir.
Kapitalist reformların mı yoksa daha evrensel çözüm arayışlarının mı öne geçeceği; neyi talep edeceğimize, bizim istemelerimize, bizim iradelerimize de bağlı olarak şekillenecektir.
Sanallık: Akranlığı, Realiteyi, Mekânı, Tarihselliği, Toplumsallığı, Yaşantıyı, Yaşamı Ortadan Kaldırmak
Bu mücadelede ilk ayağı sanal-uzaktan diktasyon oluşturacağa benziyor. Hemen MEB ve YÖK, sadece Türkiye değil tüm Dünyada e-eğitim veya online eğitim bir seçenek olarak sunulmuş bulunuyor.
Geçici olarak bu tür uygulamalardan yararlanılabilir ama bunların kalıcılaştırılması çok yanlış olacaktır.
Sanallık; hele de çok erken yaşlardaki, ilkokul yaşlarında, ortaokul yaşlarında, hemen tüm yaşlarda sanallık; bioseksüel gelişimi, psikososyal gelişimi, bilişsel gelişimi, eleştirel düşünmeyi, insan olmayı, birlikte yaşamayı, etiği-ahlakı, realiteyi, mekanı, tarihselliği-kültürü… daha burada henüz saymamız ve tümden öngörmemiz mümkün olmayan daha pek çok olası etki ve sonucu içermektedir.
Birinci mücadele sanallığın örgün eğitimin yerine geçirilmesine, bunun metalaştırılması, ticarileştirilmesi ve piyasalaştırılmasına karşı olmalıdır.
Bu İrrasyonaliteye Rasyonel Çözüm Var: E İçin Harcanacak Enerji Yerine Koronadan Temizlenmiş Okullarda İnsanla Toplumla Diyalogcu Eğitim
E-diktasyon hesaplanmış bir irrasyonaliteyi işaret etmektedir. Online veya e-Eğitim, uzaktan eğitim türü uygulamalar normal eğitimin yerini tutmaz ve onun yerine geçemez, ancak farklı ve yardımcı yollar olarak yararlanılabilir.
E eğitim için uğraşmak yerine korona virüsten uzak sağlıklı okul ve sokaklar yaratmak bizim elimizde.
Birlikte nasıl yaşayacağımızı ve birlikte diyaloga dayalı eleştirel bir eğitimi nasıl sağlayacağımızı düşünmek, birlikte yaşamayı, dolayısıyla birlikte eğitimi sürdürmek durumundayız. Bu hem çoğulculuk hem de eleştirel bir eğitim demektir. Diyalogun sürdürülmesi demektir. İnsan ve toplum olmak demektir.
Uzaktan Eğitim, Uzaktan Doğa, Uzaktan Yaşamak Olmaz
İnsanın bir araya gelmeden insan, kültür ve toplum olma şansı yoktur. Sevgi saygı bizzat yaşantıdır, öğrenme ve eğitim bizzat yaşantıdır, ahlak bir diğeri ile birliktelik, birlikte yaşamaktır, yaşatmaktır.
Çocukların ve gençlerin okul ve üniversitelere, realiteye, insana, topluma, doğaya ihtiyacı var. Bunları sağlamak e-diktasyondan çok daha kolay ve çok daha gerçekçi ve rasyonel.
Yaşamdan kopma değil bizzat yaşama, bizzat yaşayarak öğrenme, bizzat idrak ve düşünme, insan ve toplum olmanın da örgün eğitimin de temel nosyonudur.
Biyopolitika Şart: İnsan Biyo-fizyo-psiko-sosyal-etik-politik Bir Varlıktır
Foucault biyopolitikayı iktidarın önemli araçlarından biri olarak görmektedir. Bu kritik olarak doğrudur ama olanakların insanlık dışı kullanımı ile ilgilidir.
İnsan biyo-fizyo-psiko-sosyal bir varlık olarak aynı zamanda etik, dolayısıyla politik bir varlıktır. İnsanı yakın türlerinden ayıran en önemli özelliği “etik politik” oluşudur, sadece uyarlanmayıp aynı zamanda şartları uyarlayan bir varlık olmasıdır. Elbette biyofizyolojik yanlarımız da politikanın, beslenme, bakım, eğitim ve sağlığın konusu olacaktır. Elbette nüfus politikaları da olacaktır.
Buradaki etik ilke bunun niçin ve nasıl yapıldığıdır. Gerek ereği gerekse yapılış tarzı yaşamdan yana, yaşamı artırıcı yani “yaşatma” üzerine kuruluysa bunda etik anlamda bir sıkıntı yoktur, aksine böyle bir politika gütmemek sorunlu olacaktır.
Korona virüsü ile mücadele etmemek sorunlu olacaktır.
Korona virüsü ile mücadele ederken doğal yaşamı, virüsleri de dikkate almak, onları da yok etmemek gerekecektir.
Hepsinin ve her birinin daha fazla yaşayacağı yol yöntemleri desteklemek uygun olacaktır.
“Halkçılıktan” Öte Yaşamdan Yana Etik ve Biyopolitika: Yaşatma Etiği ve Eğitimi
“Halkçılık”ı önemsemediğimden değil ama ana fenomen halkçılık değil, ana fenomen insan ve toplumdur; daha geniş anlamda onları da kapsayan yaşam ve doğadır.