eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji

Sınır durumlar

Sınır Durumlar

 

Hasan Hüseyin Aksoy

“Sınır durumlar” kavramı eleştirel pedagoji alanının temel eseri niteliğindeki “Ezilenlerin Pedagojisi”nde  ve Freire’nin bir çok çalışmasında ele alınan üretken sözcük (generative word) diyebileceğimiz anlama sahip kavramlardan biridir. Sınır durumlar (border situations)  ya da başka bir ifade ile limit durumlar (limit situations) kavramı, eleştirel pedagoji ve sosyal teori bağlamındaki tartışmalar içerisinde geniş bir bağlama sahiptir (Freire, 1991; Giroux, 2005; Hayden, 2016; Bornemark, 2016).

Sınır kavramı eğitimbilim alanı içerisinde sözcüğün taşıdığı anlamı benzetme olmaksızın içeren bir şekilde de kullanılmaktadır. Özellikle sınır kentlerinde yaşayan ve göçmen ya da egemen topluluktan farklı kültürel ve dilsel kimliğe sahip çocukların deneyimlerini dikkate alan ve onların iki kültürün sınırları arasında sıkışmış olma durumlarını aşmaya yardımcı olacak sınır pedagojisi bu yöndeki ilgilerin ve duyarlılıkların bir sonucu olarak görülebilir. Sınır pedagojisi, iki kültürü deneyimlemek zorunda kalan çocukların eğitimini bu farklı, ikicil kültür durumunu, dilleri ve çocukların yaşadıkları kültürel bölünmeyi dikkate alarak sunan bir yaklaşımı göstermektedir. Bu ele alış bakımından sınırlar, metaforik olmayan,  gerçek bir durumu yansıtmaktadır. (Giroux, 2005). Öte yandan, sınırlar ya da sınır durumları eleştirel pedagoji çalışmalarında metaforik bir anlatım içinde de yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu sınırlar, insanların içinde yer aldığı toplumun içinde deneyimledikleri çeşitli sınırlamaları, sınırlılık ve engellemeleri ve bunlardan kurtulabilme olasılığının olduğu alanı ifade etmektedir. Bu bağlamda, ekonomik, psikolojik, coğrafi ve siyasi sınırlardan sözetmek olası olmaktadır. Freire’nin ve atıfta bulunduğu  Profesör Alvaro Vieira Pinto’nun sınır durumlar analizi, (akt. Freire, 1991,72) bir sınır pedagojisi değil, bir olasılık pedagojisini içermektedir. “… Vieira Pinto için, “sınır-durumlar”, “olasılıkların sona erdiği geçilemez sınırlar” değildir, “tüm olasılıkların başladığı gerçek sınırlardır”; “olmayı hiçlikten ayıran sınırda” bulunmazlar, “olmayı daha tam insan olmaktan ayıran sınırdadırlar”.

Sınır durumlar kavramının ışığında, eleştirel pedagoji bugünün sınırları içinde olası görünmeyeni gelecekte olası kılmanın pedagojisi olmaktadır. Bir olasılık pedagojisi (pedagogy of possibility) olarak,“açıkça görünenin” zannettiğimiz kadar görünmüyor olabileceğini ve bugün mümkün olmayanın yarın mümkün olabileceğini görmeyi sağlayarak, kaderci anlayışla mücadeleyi ve değişimi mümkün kılan eleştirel bilinci desteklemektedir. Sınır durumlar kavrayışı, geleceğin sadece bireysel değil ancak kolektif bir şekilde hayal edilmesini ve imkansızın olası bir hayale dönüştürülmesi  sürecinin de temellerini oluşturmaktadır.(Freire, 2007).  Freire’ye göre (1991, 72);

insanlar kendilerinin ve böylelikle dünyanın da farkında oldukları için –bilinçli varlıklar oldukları için- sınırlarıyla belirlenmişlik ve kendi özgürlükleri arasında diyalektik bir ilişki ile var olurlar. Kendilerini, nesneleştirdikleri dünyadan ve kendi etkinliklerinden ayırarak, karar merciini kendi içlerine ve dünya ve başkaları ile ilişkilerine taşıyarak, kendilerini sınırlayan durumu, “sınır durumu”nu aşarlar.

Sınır durumlar, insanların içinde bulundukları baskıcı ya da özgürleşmelerini engelleyen durumlar olarak saptandığında, bir meydan okuma ve “sınır eylemler” ile karşılanması olası olacaktır. Bu tür eylemlerin “ ‘verileni’ edilgence kabul etmek yerine yadsımaya ve aşmaya yönelik”  olacağı düşünülmektedir (Freire, 1991, 73).

Öte yandan sınır durumları oluşturan sayısız konudan bahsetmek olasıdır. Bu konuların tarihsel ve toplumsal olarak değişmesi söz konusudur. İnsanların içinde bulunduğu gerçeklikler herkes için aynı değildir ve bu durum bir karşıtlık ilişkisi de ortaya çıkarabilir. Bu noktada, gerçekliğin ortaya çıkarılması çabası da her zaman mutlak bir şekilde başarılamayabilir. Sınır durumlar görmeyi engelleyebilir ya da sınır durumların kendisine hizmet ettiği kişiler sınanmamış ancak olası olan yeni durumu tehdit olarak değerlendirebilir. Bu nedenle, kendi gerçekliğini kavramayı ve “sınır durumu” aşmayı isteyen insanların karşısında tarihsel, kolektif ve diyalektik yanları olan bir sorun ve bu sorunu aşma olasılıkları birlikte durmaktadır.

Sınır durum kavramının, sınır durumların bir merkezi durum olarak görülmesiyle, çaresizlik ve umut arasında bir durumu ve daha çok sınanmamış bir gerçekliğin eşiğinde olma durumunu yansıttığı da dile getirilmektedir (Hayden, 2016). Sınır durum metaforu, bir sınırda olmanın görülmesini ve içinde bulunulan onaylanmayan-reddedilen çaresizliği, ezilmeyi ve diğer olumsuzlukları kabul etmenin getireceği sonuçların farkında olunmasını ve aynı zamanda sınırın ötesine geçmenin olasılığı hakkında düşünme yoluyla eleştirel bilinci desteklemektedir.

Kaynakça

Jonna Bornemark (2006). Limit-situation. Antinomies and Transcendence in Karl Jaspers’ Philosophy. Sats – Nordic Journal of Philosophy, Vol. 7, No. 2, 51-73.

Freire, Paulo (1991). Ezilenlerin Pedagojisi. Çev. D. Hattatoğlu & E. Özbek. İstanbul: Ayrıntı.

Hayden, Patrick. (2016).Camus and the Challange of Political ThoughtBetween Despair and Hope. Hampshire: Palgrave Macmillan.

Giroux, Henry A. (2005). Border crossings : cultural workers and the politics of education . 2nd ed. New York: Routledge.