![]()
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
Öğrencilerin satılık bilgileri!
06/11/2012 Geçtiğimiz günlerde, tam da neoliberal eğitim
felsefesini çok güzel örnekleyen, daha doğrusu kanıtlayan bir olay yaşandı.
Olay oldukça vahim. Okul-piyasa ikilisi herhalde en anlamlı şekilde böyle bir
araya getirilebilirdi. Olayın öncesi şu: MEB, yakın zamanda GSM
operatörleri ile bir protokol imzaladı. Protokolle mobil bilgi servisi kuruldu.
Bu servis, 17 milyon öğrenci ve onların velisine yönelik bir bilgilendirme
sistemi. Sisteme göre, ilk ve orta öğretim düzeylerinde öğrenim gören 17 milyon
öğrenciye ait tüm bilgilere 8383’e mesaj atmak kaydıyla ulaşılabiliyor. Öğrenciler
ve velileri, e-Okul sisteminde üretilen öğrenci bilgileri, Açık İlköğretim
Okulları öğrencilerinin kayıt yenileme tarihleri, sınav sonuç bilgileri, her
türlü merkezi sistem sınavları ile sınav tarihleri, sınava giriş yeri, sınav
sonuçları, kazandığı okul gibi bilgileri mobil ortamdan mesaj bedeli ödenmek
koşuluyla alabiliyorlar. Oldukça teknik, masum ve verimli gibi görünen bir
hizmet sistemi mi bu? Görünüşte öyle ama işin içine sermaye girince başka bir
şey çıkıyor ortaya. Aslında iki ciddi sonuç var ortada: Devletin öğrenci
bilgileri üzerinden kurduğu denetim sistemi ve sermayenin eğitimi
piyasalaştırma girişimi. Olay şu: Nasıl oluyorsa oluyor, öğrenci bilgileri
şirketlerin eline geçiyor. Öğrenci velisinin telefonu, öğrencilerin kişisel
bilgileri şirketlerin birden reklam, halkla ilişkileri ve tüketici
hizmetlerinin ötesinde bir meta konusu haline geliyor. Yani neredeyse çocuklarla
ilgili bilgiler şirketlere ihale edilmiş gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. Bazı
şirketler ele geçirdikleri telefon numaraları ile velilere ulaşıyor ve e-okul
ile ilgili aradıklarını/geldiklerini söyleyip çeşitli ürünlerini pazarlamaya
çalışıyorlar. Elbette bu pazarlama karşılığında da velilere senet
imzalatılıyor. Aslında bu girişim, eğitimi bir piyasalaştırma
mekanizması. Zira sisteme ilk giriş için 2 TL, sonrasında da paketler halinde
düzenlenen her hizmet alımında 1 TL ödenmesi koşulu var. Yani MEB, GSM
operatörleri aracılığıyla, kamusal bir hizmet olması gereken öğrencilerin
pedagojik bilgilerini satıyor. Bu süreç ne hukuki ne de etiktir. Ama piyasa ve
şirket dünyası ne hukuk dinler ne de etik. Bu uygulamayla öğrenci ve velisinin, MEB
içinde/kanalıyla her türlü eğitim hizmetinin paralı olduğu anlayışını
kanıksamaya başlaması olası bir sonuç. Burada bir taraftan öğrencilerin özel
bilgileri devlet tarafından öğrenci ve velisini denetim altında tutmak için
toplanıp kullanılıyor; öte yandan da devlet, şirketlere yeni bir yatırım alanı
açmış oluyor. Neoliberal eğitim felsefesini bundan daha güzel örnekleyecek veya
kanıtlayacak bir olay olmasa gerek. Son yıllarda, öğrencileri ileri iletişim teknolojisi
hizmeti sunarak avlamaya çalışan devlet+şirket dünyası, alttan alta yeniden
ürettiği bir anlayışla bilginin sosyal kalıplar dışında bireyselleşmesinin de
önünü açmış oluyor. Ev-okul-piyasa arasında kurulan ilişkiler ağı, sonunda
bilginin piyasalarda karşılığı olması gereken bir meta düzeyine indirilmesine
yol açmakta. AKP, bir yandan bunu pedagojik bir popülizmle oy avcılığı
bağlamında kullanırken öte yandan kendine yakın şirketler dünyası için de bir
iç pazar yaratmış oluyor. Zavallı velilerin çoğu, çocuklarının özel pedagojik
bilgilerine bir tıkla ulaşmanın verdiği konfor ve rasyonellikle kendilerinden
geçerken, çocukları üzerinden eğitim piyasasının genişletildiğinin farkında
değil. Çocuk-öğrenciler de ileri iletişim teknolojisinin sağladığı
rasyonaliteyle daha hızlı ve etkin bir şekilde özel bilgilerine ulaşmanın
yarattığı haz nedeniyle nasıl kullanıldıklarının bilincine varamıyorlar. Wikileaks olayından bu yana küresel çapta her türlü
kapitalist iktidara karşı bilginin sosyalliği ve kolektif-ücretsiz paylaşımı
üzerinden daha hızlanmış bir hareket oluşmuş durumda. Birçok öğretim üyesi,
piyasalara inat kendi yazılarını okurlara ücretsiz olarak açıyor ve bilginin
kamusallaşması için ellerinden geleni yapıyor. Bu, bilginin piyasa ve devlet
üzerinden özelleştirilmesine, metalaştırılmasına ve satılmasına karşı en
anlamlı kamusal bir politikadır. Günümüzde en hızlı ve etkin bir şekilde artan
değer, bilgidir. Küresel kapitalizm, bilginin hem muazzam artışına yol açmakta hem
de bu bilgiler üzerinden halkların demokratik mücadelesinin denetim altına
alınmasına yönelik çok etkili durumda. Bilginin hangisinin değerli,
satılabilir, paylaşılabilir, gizlenebilir olduğuna karar veren bir şirket ve devlet
ortaklığı var. Bu bağlamda okullar kamusal niteliğini kaybettikçe okulda ve
okul üzerinden üretilen bilgilerin denetlenmesi ve satılması daha da
kolaylaşmaktadır. Artık bilgiye ilişkin gelişme öyle bir hal aldı ki, kimin
bilgisinin nerede, kimin elinde olduğu, hangi amaçla kullanılacağı pek tahmin
edilemiyor. İnsan hayatını kolaylaştırması gereken bilgi, aksine yaşamayı daha
da zorlaştırmakta. İşte, belki de son derece iyi niyetli ve teknik bir
hizmet olarak düşünülen bu mobil bilgi sisteminin şirketlerin elinde bir
piyasalaştırma sürecine maruz kalması, aslında beklenebilir bir olgudur. Eğer
bir devlet, kendi kamusal eğitim sistemini piyasadan korumak yerine piyasa
ilişkilerine açıyorsa, orada okul içi her türlü bilgi, değer ve pratik bir
biçimde metalaştırılır. Bunu önlemek için hem bilgi bağlamında bir teknoloji
sorgulaması yapılmalı hem de iktidar ve şirketler dünyasının bilginin kullanım
değerini değişim değerine dönüştürme sürecine karşı çıkılmalıdır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013 |
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? |
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013 |
Bir politik Rönesans olarak Gezi |
Vehim - 22/06/2013 |
Vehim |
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013 |
Taksim direnişinin içini boşaltma |
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013 |
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço |
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013 |
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi |
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013 |
Milli korkumuz matematik |
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013 |
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü |
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013 |
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? |
![]() |