![]()
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
Okul kıyafeti üzerinden öğrenciye don biçmek
04/12/2012
AKP hükümetinin okulda üniforma giyme zorunluluğunu
kaldırması çeşitli tepkilere yol açtı. Konu, basit bir kılık-kıyafet meselesi
olarak görünmüyor. Görünürde pedagojik özgürlük iddiası var ama yakından
bakıldığında olay başka türlü görünüyor. Okul üniforması ya da siyah önlük,
1924 yılında çok yoksul olan Türkiye toplumunda ucuz olduğu ve kir tutmadığı
için kabul edilmiş. Elbette öğrencileri giyim üzerinden sisteme bağlama
konusunda önlüğün ve okul üniformasının bir simge olarak kullanılması söz
konusu olmuş olabilir. Belki de maksat, kozmopolit bir imparatorluğun bakiyesi
olan ülkede çocukların birbirlerine aynı gözle bakmalarını sağlamaktı. Ama
herhalde o günkü yöneticilerin aklında, basit bir önlük veya üniforma ile sınıfsal
farkların ulusun okulunda görünürleşmesini illa ki engellemek yoktu. Bu farklar
okul dışında zaten birçok mekânda görünür idi. Okulun da böyle bir şey yapması
mümkün değil. AKP kıyafet konusu üzerinden bir kez daha modernliği
eleştiri topuna tuttu. Buna göre, tek tornadan çıkmış gibi bir izlenim bırakan
okul üniforması veya önlüklü çocuklar, özgür ve özerk bir kişilik edinemiyorlardı
(benim gibi siyah önlük giyip de edinenler nasıl edindi acaba?) Madem
demokraside yaşıyoruz, o zaman her öğrenci kendi mali durumunu ve zevkini
yansıtan giysiler giyebilmelidir. Serbest kıyafet, özgür bir eğitim demektir.
Çocukları tek tip kıyafet içinde boğmanın anlamı yok. Kıyafette
çoğulcu, düşüncede tek tipçi Elbette okul üniforması, bir giysi olmanın ötesinde
pedagojik ve ideolojik anlamlar taşıyabilir-olaya neresinden baktığınıza bağlı
olarak; hatta konunun piyasa boyutu da vardır. Fakat AKP’nin bu sözde
reformunun ileri doğru bir adım, bir özgürleşme pratiği ve eğitimi
demokratikleştirme hamlesi olduğuna inanmak çok zor. Zira AKP, bir yandan önlük
veya okul üniforması üzerinden tek tip giyime karşı çıkarken, öte yandan türbanın
veya başörtüsünün yol açtığı tek tip giyime bir şey demiyor. Üstelik MEB, önlük
ve okul üniformasını kaldıracağım derken yine birçok kısıtlama getiriyor. Buna
göre, okula arma, rozet, nişan ve sembollerle girilmesi yasaklanıyor. Siyasi
simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta veya giysi
takılamayacak artık. Kolsuz tişört,
tayt, şort, vücut hatlarını belli eden kıyafetler elbette giyilmeyecek. Baş
açık, saçlar temiz ve boyasız olacak; makyaj yapılmayacak, sakal ve bıyık bırakılmayacak
vs. Bu kılık-kıyafet reformu, özgürlük mü getiriyor yoksa yeni kısıtlamalar mı
yaratıyor, anlamak mümkün değil. Öte yandan, şimdi AKP’de siyaset yapan
politikacılar, solcu tutukluların 12 Eylül faşizminin zindan ve
mahkemelerindeyken sergiledikleri tek tip giysiye karşı olan mücadelelerinde neredeydiler
ve ne söylemişlerdi acaba? Otoriter
okul üniforması, özgürlükçü serbest giyim!
Okul üniformasının benzerlik, serbest giyimin
farklılık yarattığı; ilkinin otoriter, ikincisinin özgürlükçülüğü simgelediğini
söylemek, olayı aşırı şematize etmek anlamına gelmiyor mu? Bir eğitim sisteminin özgür mü yoksa otoriter
mi, tek tip mi yoksa yaratıcı mı, baskıcı mı yoksa özgürlükçü mü olduğunu okul
üniformasına veya öğrencilerin çok farklı giysilerine, saç biçimine, makyajına,
takısına bakarak karar vermek, eğitimin sınıfsal, ekonomik ve kültürel yeniden
üretim sürecinde oynadığı rolleri görmezden gelmek veya hafife almak demektir. Eğer
mesele, öğrencilere daha rahat hareket edebilecekleri, düşünüp davranacakları
ve kendilerini ifade edebilecekleri bir eğitim ortamı, okul çevresi, ders mekânı
sağlamak ise, o zaman giysiden değil, sınav, müdür otoritesi, müfettiş korkusu,
aşırı ders yükü, çürük okul binaları, öğrenci çeteleri, paralı eğitim gibi
sorunlardan başlanılmalı reformlara. Yeni kılık-kıyafet yönetmeliğinin getirilmesinin
gerekçesi olarak gelişmiş ülkelerde zorunlu tek tip kıyafet olmadığı
vurgulandı. Ama gelişmiş denilen ülkelerde merkeziyetçi MEB, korku nesnesi
müfettiş, aşırı ders yükü, bolca sınav, düşük öğretmen maaşı da yok. Niye bu
tür konulardan etkilenmez MEB acaba? Fark
ortaya çıksın, özgürlük okula girsin! Psikologlar, serbest kıyafet ile farkların ortaya
çıkması gerektiğini ileri sürüyorlar. İyi de, farkların ortaya çıkması için ille
de serbest kıyafete gerek var mı? Bourdieu’yü anacak olursak, o bildiğimiz
sınıfsal farklar, okula marka giyimle gelmiyor. Bilakis, öğrencinin kafasındaki
bilgi, okul diline benzer dille, belli tutum ve tarzlarla geliyor. Okul, statü
farklarını biçimsel olarak ne kadar bastırsa da, o farklar bilgi, dil, deneyim,
beceri formunda bir şekilde okul kapısından içeri giriyor. Durkheim’ın dediği
gibi okul, madem toplumun bir minyatürü, o zaman toplumda ne varsa okulda da
olan odur. Paralı
eğitime yeni bir destek Emin olun, serbest kıyafet ile birlikte zaten paralı
yapılan eğitimin her kademesine bir de velileri yeni elbise alma, ek harcamalar
yapma telaşı saracaktır. Serbest kıyafetle birlikte artık öğrenciler, bilgi,
beceri ve deneyimlerini değil, o gün giyilen kıyafet üzerinden havalarını
atacak ya da giyimlerini yarıştıracaklardır. Bilgi ve sınav üzerinden oluşan
rekabet yerini kıyafet üzerinden yeni çekişmelere, eleştirilere ve karalamalara
bırakacaktır. Her gün artık bilhassa kız öğrenciler, derslikte, okul
bahçesinde, kantinde o gün kim ne giymişten başlayan bir gözlem, muhabbet ve
atışma içinde bulacaklardır kendilerini. Emin olun, erkek öğrenciler için de
yeni bir muhabbet konusu belirecektir. Moda ve görünümleri podyumlardan okula
taşındığında pedagojide ve pedagojiyle özgürlük bir kez daha yeni yanılsamalar
yaratacaktır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013 |
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? |
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013 |
Bir politik Rönesans olarak Gezi |
Vehim - 22/06/2013 |
Vehim |
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013 |
Taksim direnişinin içini boşaltma |
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013 |
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço |
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013 |
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi |
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013 |
Milli korkumuz matematik |
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013 |
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü |
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013 |
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? |
![]() |