![]()
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
Kıbrıs’ta hayat, demokrasi ve eğitim
11/12/2012 Kıbrıs’ı anavatanımızın yavrusu olarak biliriz. Çünkü KKTC’yi Türkiye Cumhuriyeti doğurdu. Anası da biziz babası da. Ama nedir gerçekte Kıbrıs? “Kıbrıs Türk kalacaktır” nidalarının her daim nesnesi mi? Bir Ergenekon projesi mi? Savaş ve darbelerin toprağı mı? Ne olursa olsun, şu bir gerçek: 1974 sonrası huzuru iyice kaçmış bir ülkemsi ülke Kıbrıs. Kimsenin tanımadığı bir zoraki ülke. Küçücük bir ada ama ortadan ikiye bölünmüş halde; daracık bir su karasında iki ülkeyi barındıran bir coğrafya. Kuzeyi kumarhane cenneti, güneyi Avrupa uygarlığı. Güneyde Rumca, kuzeyde ise Türkçe konuşuluyor. İki ülkenin de hamisi mevcut. İki tarih, iki halk, iki kültür var ama ortaklıklar ayrılıklardan daha fazla. Hangi Kıbrıslıya sorsanız alacağınız cevap belli: İşler iyi gitmiyor. Kuzeyde birçok özel vakıf üniversitesi var ama eğitimin niteliği yerlerde sürünüyor. Tarım neredeyse bitmiş, sanayi yok, ihracat mümkün değil, ithalat da öyle. Çevrenize baktığınızda gelir getirecek sadece iki kalem görünüyor: Turizm ve ona bağlı olarak oteller; belki bir de öğrenciler. Turizm derken elbette kumarhaneler. Şöyle diyorlar Kıbrıslı Türkler: Türkiye, anavatanda ne varsa burada da olsun istiyor; tek bir şey hariç: Kumarhaneler. Olacak şey değil ama olmuş. Onca şehit, düşman, tarih, kültür, milliyetçilik edebiyatına karşın Kuzey Kıbrıs tam bir kumarhane kapitalizmine teslim edilmiş. Ama durum vahim değil. Her şeye rağmen Kıbrıs’ta demokrasi için mücadele eden bir muhalefet var. Hem de çok canlı. Birçok yerel gazete çıkıyor. Yerel TV kanallarında Kıbrıs’ın durumu ve geleceği çok canlı tartışmalara konu ediliyor. Sendikalar alabildiğine etkin. Anti-demokratik yasa ve kurallara karşı meydanlara çıkabilen emekçiler var. Muhalif partiler, Türkiye eksenli politikaya karşı özgün bir Kıbrıs politikası oluşturmaya çalışıyorlar. Uluslar arası destek de alabiliyor, Kıbrıs’ta başka türlü bir demokrasinin olabileceğine inanıyorlar. En önemlisi de, Türkiye’deki sosyalist muhalefeti çok önemsiyor ve yakından takip ediyorlar. Ama Türkiye sosyalist muhalefetinin bir uydusu değiller. Kendi demokrasilerini kendilerinin kuracağının farkındalar. Bunda da eğitime çok iş düşüyor. Özellikle eğitim sendikalarına; tabii bir de yerel TV kanalları ile birlikte siyasi partilere. Neoliberal eğitim Kıbrıs’ta da hükmünü sürüyor. Hem de en beter biçimiyle. Özel üniversiteler hem çok niteliksiz hem de çok pahalı. Türkiye’de dikiş tutturamayan öğrencilerin yolu buraya düşüyormuş. AKP’nin muhafazakârlaştırma politikası buraya da uğramış; adada bir İlahiyat Koleji açılmış, Din İşleri Dairesi bayağı etkin. Ama Kıbrıs Türkünün laik damarı Türkiye’deki kadar kuvvetli. İki güçlü eğitim sendikası var: KTÖS (Kıbrıs Türk Öğretmenler sendikası) ve KTOEÖS (Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası). Her iki sendika da Kıbrıslı eğitim emekçilerinin her türlü eğitim sorununun çözümünü kendine dert edinmiş. Özellikle, 1968’de kurulan ve lise-akademi düzeyi öğretmenleri bünyesinde barındıran KTOEÖS, başkanı Tahir Gökçebel ve Genel Sekreteri Mehmet Taşker’in inanılmaz çalışkanlık, inanç ve örgütlenme yetenekleriyle Kuzey Kıbrıs’ta emekten yana bir demokrasiyi inşa etmeye çalışıyor. Kıbrıs Türkü üzerine çok söz söylenmeli. Sıcakkanlı, tipik Akdeniz kültürüne sahip, inanılmaz sevimli ve değişik Türkçe şiveleriyle Kıbrıslı Türkler, adanın tek bir cumhuriyet ve ülke olarak yeniden kurulmasını istiyorlar. Bağımsızlık ve emekten yana bir ülke talep ettikleri. Bu konuda şanslılar da çünkü Kıbrıs’ta trafik soldan akıyor. Tek şanssızlıkları da soldan akan trafikte seyreden arabaların direksiyonlarının sağda olması. Ama sorun değil, Kıbrıs’ta demokratik bir cumhuriyet kurulduğunda soldan akan trafiğin dümeni de sol tarafa alınacaktır. Not: Geçen hafta Ünal (Özmen) ile beni panele davet eden KTOEÖS’e çok teşekkür eder, mücadelelerinde başarılar dilerim. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013 |
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? |
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013 |
Bir politik Rönesans olarak Gezi |
Vehim - 22/06/2013 |
Vehim |
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013 |
Taksim direnişinin içini boşaltma |
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013 |
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço |
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013 |
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi |
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013 |
Milli korkumuz matematik |
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013 |
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü |
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013 |
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? |
![]() |