![]()
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
Okul basmak ya da zehirlenen çocukluk
18/12/2012
Dünyaya
medeniyet ve demokrasi yayma iddiasındaki ABD’de yine bir vahşet yaşandı. İçine
kapalı, sessiz-sakin, otistik ve hatta üstün zekâlı olduğu söylenen 20
yaşındaki bir genç bir ilkokulu basıp çoğu daha 5-6 yaşlarında çocuk olan 27 kişiyi öldürdü, bir kişiyi de yaraladı.
Katil genç, silah düşkünü annesini de kurbanları arasına katmış. Annesini evde
öldürdükten sonra o hızla okula dalmış. Bir ev düşünün; içinde bir sürü silah
bulunsun, tüm aile fertleri keskin nişancı olsun, anne eşinden boşanmış olsun
ve fakat o evden bir katil çıkmasın. Olacak şey değil. Oldu. O evden bir manyak
katil çıktı. İyi de
ABD, Norveç, Almanya, Fransa gibi refah seviyesi oldukça yüksek ülkelerde neler
oluyor da gençler habire cinnet geçiriyor, katliamlara imza atıyorlar? Öncelikle,
Batılı ülkeler sütten çıkmış ak kaşık değil. Linç, cinnet, soykırım, kitlesel
hıncın anavatanı Batı. Bütün dünyaya tepeden bakan, kendisi dışındaki tüm insan ve kültürleri ötekileştiren, hatta
aşağılayan bir kültürün de ev sahibi Batılı ülkeler. Medeniyet de oradan
geliyor her türlü ilkellik de. Aydınlanma da oradan çıktı Nazizm de. ABD’yi
alalım: Kızılderili soykırımı, siyah köleliliği, western veya vahşi Batı
kültürü bu ülkede yeşerdi. İç savaş da. ABD, onca demokrasi, melting pot (tüm
kültürlerin bir potada eriyerek mükemmel bir karışım oluşturduğu iddiası),
özgürlük, refah, rahatlık iddialarına karşın dünyada en çok silahın üretildiği,
satıldığı, cinayetin işlendiği, herkesin Vahşi Batı’da yaşar gibi silahlandığı,
kimsenin kimseye güvenmediği, her türlü yüksek güvenlikli site yaşamının ve
alarm sistemlerinin bulunduğu bir ülke. Ama en önemlisi, ABD mutsuz insanlar
ülkesi. Yüksek refah mutluluk getirmiyor. Dünyada en çok psikolog ve psikiyatr
bu ülkede. Stress, kaygı, gerginlik gibi psikolojik hastalıklar bu ülkede tavan
yapmış durumda. Ailesel birlik mumla aranan bir şey; boşanma, tek ebeveynli
yaşam almış başını gitmiş durumda. Sandy
Hook ilkokuluna saldıran katil genç ile ilgili en önemli ayrıntı,
anne-babasının boşanmış olması değil. Bilakis, bu gencin, ABD gibi medya
cenneti bir ülkede iletişimsizlik üzerine kurulu bir iletişim biçimini seçmiş
olması. Katil, aslında kapitalizmin zehirlediği bir genç. Sue Palmer, Zehirlenen Çocukluk adlı kitabında
ilginç bir bilgi verir: her türlü maddi gelişmeye karşın bugün 20-30 yıl
öncesine göre çocuk olmak daha zormuş Batıda. Dahası, dünyanın en başarılı
ülkelerindeki çocuklar, geçmişte olduğu kadar aklı başında veya öğrenmeye
donanımlı değillermiş. Sonuç, istenen eğitim yapılamayıp iletişim kurulamayınca
çocuk ve gençleri kontrol etmenin giderek daha da zorlaşması. Mesele, katliama
giden yolda sosyal bağların giderek zayıflaması; yoğun eğitim hayatında sınav
maratonu ve başarı beklentisinin çocuk ve gençleri hırpalamasıdır. Elbette
çalışan anneler, doğal olmayan beslenme, evliliklerin şiddetli geçimsizlikle
sonlanması, aşırı tüketim, teknoloji fetişizmi, çok hızlı toplumsal değişim
gibi çok sayıda faktör var cinnete giden yolda. TV,
internet ve cep telefonu bağımlısı çocuklar teknoloji üzerinden hazımsız bir
hedonizme doğru daha çok sürüklenmeye başladılar. Palmer’ın ifadesiyle, ortaya
çıkan “teknoveler”e teknolojiyle birlikte insan ilişkileri de dayanmamaya
başladı. Elbette olayın bir de sağlık yönü var. ABD, obez genç ve çocuk nüfusu
bakımından dünyada birinci. Bu, çok az oyun, egzersiz ve spor, yetersiz veya
verimsiz uyku, yorgun-gergin bir yaşam demek. Çocuklar, anne-babaları
tarafından artık bir sermaye gibi üzerine yatırım yapılacak bir varlık olarak
büyütülüyorlar. Tuhaf olan şu: ABD, nasıl iyi/kaliteli çocuk yetiştirilir
konusunda sayısız uzmana, deneyim ve bilgiye sahip olmasına karşın çocuk yaşta çok
sayıda katil de üretebilen bir ülke. Bir yerde yanlışlık olmalı.
Yanlışlık, Marshall Sahlins’in
belirttiği gibi insan doğasına kötümser yaklaşan Batı’nın kapitalist kültürü.
İnsanı her türlü insani ilişki, kültür ve değerlerinden soy(utlay)an ve ona
sürekli sosyal darwinist bir felsefe aşılayan bir kapitalizm kültürü var
karşımızda. Öyle olunca, o zaman oyun, eğlence veya eğitim tümüyle yüksek
rekabet alanlarına dönüşüyor; harcanmayan yüksek kalori veya enerji de bir
şekilde patlayıp dışarıya çıkıyor. Kapitalist kültür, hazcılığı tüketim
ideolojisiyle pompaladıkça Obama gibi silah tekellerinin üzerine gitmeyen
devlet adamları da biz nerede yanlış yaptık diye soruyorlar kendilerine. Irak
gibi birçok ülkede ekilen emperyalizm tohumu, ABD’de cinnet vb. olarak meyve
veriyor. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013 |
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? |
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013 |
Bir politik Rönesans olarak Gezi |
Vehim - 22/06/2013 |
Vehim |
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013 |
Taksim direnişinin içini boşaltma |
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013 |
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço |
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013 |
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi |
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013 |
Milli korkumuz matematik |
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013 |
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü |
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013 |
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? |
![]() |