eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Ünal Özmen
ozmenu@gmail.com
Ders kitaplarında hayvan
18/01/2013

 

26 Ocak günü, Ankara’da, Evdeki ve Sokaktaki Hayvanlar ve İnsan Yaşamı konulu bilimsel bir toplantı düzenleniyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü ve Veteriner Hekimler Derneğinin ortaklaşa düzenlediği toplantı, bir süre önce Meclis gündemine gelip de hayvanseverlerin “Aman kalsın!” dedikleri yasa taslağına müdahil olmak isteyenleri bir araya getirecek. Nejla Kurul’dan izleyici daveti alınca, bu çabaya yazımın sonuna kısa bir duyuru notu ile destek vermem gerektiğini düşündüm. Hayvanların eğitim sayfasında işi ne ki(!) demeyesiniz diye nasıl etsem de eğitimle ilişkilendirsem derken aklıma geldi; hayvanlar nasıl resmediliyorlar diye oturup işaret parmağımın ucu kirlenene kadar ders kitaplarını inceledim. Maalesef; hayvanlar nasıl resmediliyor soruma yanıt ararken ders kitaplarında hayvan görseli neden yok sorusuyla döndüm.

Hayvanlar ders kitaplarında hangi yönleriyle ele alınıyorlar; çizim, resim ya da metinlerde hayvanlar doğal hayatımızla ilişkilendiriliyor mu diye baktığım kitaplarda hayvan resmine rastlamadım desem yeridir. Hiç yok değil tabi, mesela Hayvanları Koruma Günü, Canlılar ve Besinleri, Orman Haftası gibi konu ve günün denk geldiği yerlerde bazı çizim ve resimler mevcut. Fakat onlar da çocukların hayvanlar hakkında bilgi edinmesine, onların doğanın bir parçası olduklarına ilişkin fikir edinmelerine hizmet etmiyor. Önceki yıllara ait kitaplarla yenileri karşılaştırdığımda son yıllarda hazırlanan ders kitaplarında hayvan resimlerine gittikçe daha az yer verildiğini de gördüm. Fabl türü yazılar da öyle; ders kitaplarında, kahramanı hayvan olan öykü yerine daha gerçekçi, doğrudan telkin edici metinler kullanılıyor.

İncelediğim kitaplarda (ki çoğunu elden geçirdim), hayvandan çok hayvan ürünlerine rastladım. Özellikle hayat bilgisi kitaplarının bazı sayfaları et yemekleri tarifi verir gibi tavuk budu, yumurta, et, balık, süt, bal gibi hayvan ürünlerinden geçilmiyor. Az sayıdaki hayvan resimleri de ürünlerinden faydalanan bu canlılara ait. Bir zamanlar ders kitaplarının başkahramanı ve çocukların tanıdığı ilk hayvan olan serçeye ders kitaplarında rastlayamazsınız. Kedi, köpek, eşek hak getire; dayısının çiftliğinde karga bekçiliği yapan Atatürk tiplemesi olmasa kargayı da göremeyeceğiz. 18 yaşından küçüklere domuz resmi göstermek zaten yasak.

Ders kitabı hazırlayan ve tabi onaylayanlar açısından hayvanlar bize fayda sağlayan canlı türleridir. İnsanın faydalanmadığı hayvan, hayvan değildir! Onlara göre hayvanın korunması, beslenmesi, sevilmesi yararı ölçüsünde olmalı. Bu zihniyeti, Hayvanları Koruma Günü için özel olarak tasarlanmış sayfada bile görebiliyorsunuz: Hayvanları koruyunuz konusunun değerlendirme sorusu "Hayvanlardan nasıl yararlanırız?" olarak düşünülmüş. Hayvanları korumanın da bir karşılığı olmalı der gibi…  İlkokul 2. sınıf kitabından aldığım resim, bu bakış açısını uygun olarak hayvanların mekânın da mandıra olarak düşünüldüğünü gösteriyor. Yani hayvanlar da neoliberalizmin kurbanları arasında.

Özensiz, gerçeklikten uzak, kompozisyon değeri bulunmayan çizim ve resimler arasında en gerçekçi olanı doğal ortamlarda resmedilen hayvanların arasında insana, insanların arasında hayvana yer verilmemiş olmasıydı. Tür aynı, mekân farklı; aynen gerçek yaşamda olduğu gibi… İnsanla hayvanın birlikteliğini anlatan en sahici görsele din kitaplarında rastladım. Çocuklar anlar mı bilmem ama çöl ve taşıyıcısı deva olan kervan bana oldukça doğal geldi.  

Kitaplarla ilgili bu tespitlerim, ilkokulun ilk dört sınıfında okutulan hayat bilgisi, Türkçe ve fen ve teknoloji derslerinin kitaplarına ait. Matematik, sosyal, müzik gibi diğer derslerin kitaplarında zaten hayvan resmi yoktur. Sizi yanıltmış olmayım, sanırım birkaç matematik kitabında sayı nesnesi olarak porselen civciv çizimi gördüm. Sınıf düzeyi yükseldikçe hayvan resimleri tamamen ortadan kalktığını da belirtmeliyim.

Gerçekten ciddi bir konudan söz ediyorum: Çocukların doğanın dengesini, hayvanların hakkını, insanın ruh sağlığını koruyacak kültür edinmesini istiyorsak okuryazarlık gibi hayvan okuryazarlığı becerisi kazanmalarını da sağlamalıyız. Hem de eleştirel hayvan okuryazarlığı…

 

 



2021 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ortaçağ'dan günümüze sınavlar - 15/05/2020
Galileo mu Sokrates mi?(!) - 01/05/2020
“Tabula rasa” - 24/04/2020
Eğitimi Wi-Fi’ye bağlamak - 17/04/2020
İnanmak kötü bir şeydir! - 11/04/2020
Okulun ihmal ettiği beceriler - 11/04/2020
Çocuklara felaketlerle mücadele eğitimi veriliyor mu? - 13/03/2020
"Başarısız" öğrenciler sınıfta kalsın mı geçsin mi? - 28/02/2020
Türkiye’nin Avrupa’ya gönderdiği öğretmen ve imamlar proselit mi ? - 23/02/2020
 Devamı