eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
Neoliberal eğitimin Truva Atı: Dershaneler
01/04/2011
 

Kemal İnal

inalkemal@gmail.com


Dünyanın neresinde bizdeki kadar dershane var acaba? Bilmiyorum ama bildiğim bir başka şey var: Dershaneler kamusal eğitimi, devlet okullarını hızla tahrip ediyor. Virüs gibi yayılan dershaneler, hemen her kentin merkezinde, görünür yerlerindedir; ışıltılı ve çekici tabelaları vardır. Ön cephelerinde iddialı sloganları yer alır. Milyonlarca öğrenci, okulundan çıkar çıkmaz dershanelerin yolunu tutar. Dershaneler, ikinci okuldur; ama önemi “birincil”dir. Bugün dershanelerin önemi ve işlevi tartışılmaz hale geldiği için sektörünü yaratmıştır. Kamu okulları ve eğitimi, dershaneler karşısında talileşmiş, itibarsızlaştırılmıştır. Çoğu öğrenci okul öğretmenini dershane öğretmeni ile kıyaslamakta, dershane öğretmenini daha fazla beğenmektedir. Dershane öğretmenleri bu rekabeti çoktan kazanmıştır, çünkü öğrencilerine sınav cinliğini öğretmede üstlerine yoktur.

 

Dershaneler daha çok başarılı öğrenciler üzerinde yoğunlaşmakta, bu başarılı öğrencilere kaliteli eğitim verilirken diğerleri ise para kaynağı (müşteri) olarak görülmekte; donanımlı ve zeki öğrenciler desteklenerek onların sınavlardaki başarısı, dershaneye daha fazla sayıda ve bol paralı öğrencileri çekmek için propaganda unsuru olarak kullanılmaktadır.

 

Bu yönüyle dershaneler neoliberal eğitim anlayışını, özel okullardan daha çok güçlendirmiştir. Dershanelerde eğitim, eğitimin aslında dibe vurduğu noktadır. Bu noktaya son yıllarda gelinirken ilginç gelişmeler oldu. Mesela AKP hükümetleri döneminde dershanelerin sayısı ve öğrenci oranı ikiye katlanmıştır. Eğitim Sen verilerine göre 1975-1976 öğretim yılında 157 adet dershanede 45.582 öğrenci öğretim görüyorken bu rakam 2006-2007 öğretim yılında sırasıyla 3986 ve 1.071.827 olmuştur. 2009-2010 öğretim yılında ise, önceki yıla göre bir miktar düşüş olsa da, dershane, öğrenci ve öğretmen sayısı artışını sürdürmüştür. Bunun anlamı, sınava endeksli eğitimin öğrencilere değil dershanelere fayda sağlamasıdır. Dershanecilik artık Türkiye’de büyük bir sektör ve çok karlı bir ekonomik alan. Dershane sektörünün yıllık cirosu 1milyar doları çoktan aştı. Eğitime yeterli kaynak ayrılmaması, devlet okullarında nitelikli eğitim verilememesi, özel dershane sisteminin her geçen yıl daha da büyümesine ve artık okullara alternatif kurumlar olarak görülmesine yol açmıştır. Devlet okullarında eğitim kalitesi düşürüldükçe aile ve öğrenciler kaliteli okullara girişte girilmesi gereken sınavlara en iyi hazırlığı sağladığını düşündükleri dershanelere yönelerek bu özel okullara muazzam paralar harcamak zorunda kalmışlardır. Böylece dershaneler, eğitimin yedeği değil, asli unsuru haline gelmiştir. Dershane sistemi beraberinde özel ders, özel okul, özel etüt merkezi, test büroları, soru bankaları gibi kurumları da desteklemektedir. Özel sektörde dershane sayısı, ne yazık ki Milli Eğitimi Bakanlığının okul ve derslik açma sayısını geçmiştir. Artık lise sayısı dershane sayısının arkasındadır.

 

Dershaneler sınav anlayışını güçlendirmekte, daha da yaygınlaştırmaktadır. Her dershane, sektörde kaliteli olduğu iddiasını sınavlardaki başarısıyla ölçmekte ve değerlendirmektedir. Yarış atlarına çevrilen öğrenciler, dershaneler tarafından reklam nesnesi olarak kullanılmakta; sınavda derece yapan öğrencilere ev, araba, üniversite boyu burs vb. vererek dershanelere olan sempati güçlendirilmektedir. Dershanelerle birlikte artık her yer ve an test çözmek için kullanılıyor. Bu da öğrencilerin şıkların dışında çok yönlü düşünmelerini önlemektedir. Dershane öğrencileri arkadaşlığın değerini sınavdaki beceriye göre ölçmeye başladı. “Dershane arkadaşlığı”, “test kültürü”nün bir sonucu.

 

Bugün dershaneye gitme yaşı ilköğretim 4. sınıfına kadar düşmüştür. İlköğretimden meslek hayatına girene değin hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen sınavlar olduğu sürece dershane sektörü devam edecektir. Sınavlara son verilmeden ya da en azından kamusal eğitim güçlü ve belirleyici kılınmadan dershanelerin yok olması mümkün değil. Ama maalesef devletimiz dershanelerin kalkmasından yana değil, çünkü neoliberal AKP hükümeti, dershaneleri, güvenceli öğretmenlik sağlamayarak bir istihdam kapısı ve vergi kaynağı olarak kullanmaktadır. Dershaneler ilk atak yaptıkları 1990’lı yıllarda kamu eğitiminden kaliteli öğretmenleri yüksek maaş vaadiyle yanına çekmişti, oysa şimdi dershanelerde çalışan öğretmenlerin geliri kamu okulu öğretmenlerinin gerisinde kalmıştır. Neoliberal eğitim belki en çok dershanelerde acımasızca uygulanmaktadır. Dershaneler para tırtıklama makinesi imajlarını yıkmak için kendi içinde sosyal faaliyetler (satranç turnuvaları, gezi, spor etkinlikleri vb.) düzenlemeye başlamış; kimileri de dönem sonu, sınav öncesi, büyük stres atma, kalem kırma törenleri düzenlemeye başlamıştır.

 

Gelinen noktada dershane bilgisi, okul bilgisini gölgede bırakmıştır. Okul “kuru” eğitim verirken dershaneler her öğrenciye sınav kazanma garantisi vermeye başlamıştır. Ama her şeye rağmen dershaneler, müşterileri olan çoğu öğrencinin sınavı neden kazanamadıklarına bir cevap verememiştir. Soru bankası, hazırlık kitabı, deneme ve seviye tespit sınavları, yaprak testler; bütün bunlar öğrencide başarı kaygısını sadece sınava odaklayarak sınav dışı her şeyi anlamsızlaştırmaktadır. O yüzden, mutsuzluk üreten dershaneler kapatılmalıdır.



1944 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi?
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013
Bir politik Rönesans olarak Gezi
Vehim - 22/06/2013
Vehim
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013
Taksim direnişinin içini boşaltma
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013
Milli korkumuz matematik
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi?
 Devamı