eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
Okul kıyafeti üzerinden öğrenciye don biçmek
04/12/2012

 

 

AKP hükümetinin okulda üniforma giyme zorunluluğunu kaldırması çeşitli tepkilere yol açtı. Konu, basit bir kılık-kıyafet meselesi olarak görünmüyor. Görünürde pedagojik özgürlük iddiası var ama yakından bakıldığında olay başka türlü görünüyor. Okul üniforması ya da siyah önlük, 1924 yılında çok yoksul olan Türkiye toplumunda ucuz olduğu ve kir tutmadığı için kabul edilmiş. Elbette öğrencileri giyim üzerinden sisteme bağlama konusunda önlüğün ve okul üniformasının bir simge olarak kullanılması söz konusu olmuş olabilir. Belki de maksat, kozmopolit bir imparatorluğun bakiyesi olan ülkede çocukların birbirlerine aynı gözle bakmalarını sağlamaktı. Ama herhalde o günkü yöneticilerin aklında, basit bir önlük veya üniforma ile sınıfsal farkların ulusun okulunda görünürleşmesini illa ki engellemek yoktu. Bu farklar okul dışında zaten birçok mekânda görünür idi. Okulun da böyle bir şey yapması mümkün değil.  

AKP kıyafet konusu üzerinden bir kez daha modernliği eleştiri topuna tuttu. Buna göre, tek tornadan çıkmış gibi bir izlenim bırakan okul üniforması veya önlüklü çocuklar, özgür ve özerk bir kişilik edinemiyorlardı (benim gibi siyah önlük giyip de edinenler nasıl edindi acaba?) Madem demokraside yaşıyoruz, o zaman her öğrenci kendi mali durumunu ve zevkini yansıtan giysiler giyebilmelidir. Serbest kıyafet, özgür bir eğitim demektir. Çocukları tek tip kıyafet içinde boğmanın anlamı yok.    

Kıyafette çoğulcu, düşüncede tek tipçi

Elbette okul üniforması, bir giysi olmanın ötesinde pedagojik ve ideolojik anlamlar taşıyabilir-olaya neresinden baktığınıza bağlı olarak; hatta konunun piyasa boyutu da vardır. Fakat AKP’nin bu sözde reformunun ileri doğru bir adım, bir özgürleşme pratiği ve eğitimi demokratikleştirme hamlesi olduğuna inanmak çok zor. Zira AKP, bir yandan önlük veya okul üniforması üzerinden tek tip giyime karşı çıkarken, öte yandan türbanın veya başörtüsünün yol açtığı tek tip giyime bir şey demiyor. Üstelik MEB, önlük ve okul üniformasını kaldıracağım derken yine birçok kısıtlama getiriyor. Buna göre, okula arma, rozet, nişan ve sembollerle girilmesi yasaklanıyor. Siyasi simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta veya giysi takılamayacak artık.  Kolsuz tişört, tayt, şort, vücut hatlarını belli eden kıyafetler elbette giyilmeyecek. Baş açık, saçlar temiz ve boyasız olacak; makyaj yapılmayacak, sakal ve bıyık bırakılmayacak vs. Bu kılık-kıyafet reformu, özgürlük mü getiriyor yoksa yeni kısıtlamalar mı yaratıyor, anlamak mümkün değil. Öte yandan, şimdi AKP’de siyaset yapan politikacılar, solcu tutukluların 12 Eylül faşizminin zindan ve mahkemelerindeyken sergiledikleri tek tip giysiye karşı olan mücadelelerinde neredeydiler ve ne söylemişlerdi acaba?     

Otoriter okul üniforması, özgürlükçü serbest giyim!       

Okul üniformasının benzerlik, serbest giyimin farklılık yarattığı; ilkinin otoriter, ikincisinin özgürlükçülüğü simgelediğini söylemek, olayı aşırı şematize etmek anlamına gelmiyor mu?  Bir eğitim sisteminin özgür mü yoksa otoriter mi, tek tip mi yoksa yaratıcı mı, baskıcı mı yoksa özgürlükçü mü olduğunu okul üniformasına veya öğrencilerin çok farklı giysilerine, saç biçimine, makyajına, takısına bakarak karar vermek, eğitimin sınıfsal, ekonomik ve kültürel yeniden üretim sürecinde oynadığı rolleri görmezden gelmek veya hafife almak demektir. Eğer mesele, öğrencilere daha rahat hareket edebilecekleri, düşünüp davranacakları ve kendilerini ifade edebilecekleri bir eğitim ortamı, okul çevresi, ders mekânı sağlamak ise, o zaman giysiden değil, sınav, müdür otoritesi, müfettiş korkusu, aşırı ders yükü, çürük okul binaları, öğrenci çeteleri, paralı eğitim gibi sorunlardan başlanılmalı reformlara.

Yeni kılık-kıyafet yönetmeliğinin getirilmesinin gerekçesi olarak gelişmiş ülkelerde zorunlu tek tip kıyafet olmadığı vurgulandı. Ama gelişmiş denilen ülkelerde merkeziyetçi MEB, korku nesnesi müfettiş, aşırı ders yükü, bolca sınav, düşük öğretmen maaşı da yok. Niye bu tür konulardan etkilenmez MEB acaba?

Fark ortaya çıksın, özgürlük okula girsin!

Psikologlar, serbest kıyafet ile farkların ortaya çıkması gerektiğini ileri sürüyorlar. İyi de, farkların ortaya çıkması için ille de serbest kıyafete gerek var mı? Bourdieu’yü anacak olursak, o bildiğimiz sınıfsal farklar, okula marka giyimle gelmiyor. Bilakis, öğrencinin kafasındaki bilgi, okul diline benzer dille, belli tutum ve tarzlarla geliyor. Okul, statü farklarını biçimsel olarak ne kadar bastırsa da, o farklar bilgi, dil, deneyim, beceri formunda bir şekilde okul kapısından içeri giriyor. Durkheim’ın dediği gibi okul, madem toplumun bir minyatürü, o zaman toplumda ne varsa okulda da olan odur.

Paralı eğitime yeni bir destek

Emin olun, serbest kıyafet ile birlikte zaten paralı yapılan eğitimin her kademesine bir de velileri yeni elbise alma, ek harcamalar yapma telaşı saracaktır. Serbest kıyafetle birlikte artık öğrenciler, bilgi, beceri ve deneyimlerini değil, o gün giyilen kıyafet üzerinden havalarını atacak ya da giyimlerini yarıştıracaklardır. Bilgi ve sınav üzerinden oluşan rekabet yerini kıyafet üzerinden yeni çekişmelere, eleştirilere ve karalamalara bırakacaktır. Her gün artık bilhassa kız öğrenciler, derslikte, okul bahçesinde, kantinde o gün kim ne giymişten başlayan bir gözlem, muhabbet ve atışma içinde bulacaklardır kendilerini. Emin olun, erkek öğrenciler için de yeni bir muhabbet konusu belirecektir. Moda ve görünümleri podyumlardan okula taşındığında pedagojide ve pedagojiyle özgürlük bir kez daha yeni yanılsamalar yaratacaktır.     

        



2021 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi?
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013
Bir politik Rönesans olarak Gezi
Vehim - 22/06/2013
Vehim
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013
Taksim direnişinin içini boşaltma
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013
Milli korkumuz matematik
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi?
 Devamı