eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
Eğitimde standart meselesi
13/09/2011
 Eğitimde standart meselesi 
(BirGün 13 Eylül 2011)
 

MEB, ilköğretim okullarının kalitelerinin artırılması için “İlköğretim Kurumları Standartları” (İKS) uygulamasına başladı. Geçen yıl pilot çalışması yapılan bu uygulama, aslında her okula MEB üzerinden verilecek bir “karne” ile “neoliberal denetim”in yeni bir örneği. Buna göre MEB, her okulun ulaşması gereken 55 adet standart belirlemiş. Bunlar okulda güvenlik, eğitim imkanları, sosyo-kültürel ve sportif faaliyetlerin durumu, fiziki olanaklar, sağlıklı ortamda eğitim, YİBO’larda yemekhane ve yatakhanelerin durumu vs. başlıklarını kapsıyor. Standart konusu olan bu konularda veli ve öğrenciler için hazırlanmış anket soruları var; bunlar bilgisayar veya elle doldurulacak. Sistemi denetleyecek olan ilköğretim müfettişleri. Müfettişler bu sistemde birer “eğitim koçu”na dönüşecek, teftişe gitmeden önce söz konusu okulun sistemde yer alan anket kaynaklı verilerini inceleyecek ve sorunlarına çözüm bulmaya çalışacaklarmış. Yayınlanan yönergede “çocuk odaklı eğitim”, “toplumsal cinsiyete duyarlılık” ve “dezavantajlı çocukların eğitim hakkına saygı duyma” sistemin ana ilkeleri olarak belirlenmiş. Arşivlenen, raporlaştırılan ve incelemeye alınan anket sonuçlarının hedefi, her okulda standardın ne durumda olduğunu, okulun performansını bilmeye ve önlem almaya dönükmüş. MEB, İKS’nin bir ödül ya da ceza aracı değil, standardı düşük olarak belirlenen okulu geliştirmenin aracı olacağını söylüyor.

 

Öyle söylüyor da, eleştirel pedagoji de bize başka şeyler söyletiyor. 1) Standart kavramı, neoliberal pedagojinin en sevdiği kavramlardan biridir. Kaliteyi, en iyiyi, en yükseği, olması gerekeni, piyasaya en uygun olmayı imler. Ama kalite yokluğu veya düşüklüğünün sınıfsal nedenlerini sorgulamayı asla imlemez. Kalitesizi, piyasa dışı sayar ve kaliteyi, yüksek standartlar üzerinden yeniden tanımlar. 2) İKS, sonucun (okulda standart düşüklüğü ya da yüksekliği) ardındaki sınıfsal dinamikleri, devletin eğitimi piyasanın insafına terk etmesini veya yeterli bütçe ayırmamasını göz ardı eder. Okullar arasındaki kutuplaşmayı, öğrenciler arasındaki eşitsizlikleri, sınav sonuçları arasındaki uçurumun nedenlerini duymak bile istemez. 3) İKS, veli ve öğrencilerin okulun sorun ve çözümleri için yeni bir katılımı örneği değil, denetim biçimidir. Veli ve öğrenciler, öğretmen ve müfettişler (eğitim koçları) üzerinden sisteme özne değil, girdi olarak sokulacaklardır. Okula devletin ayırdığı yetersiz bütçe tartışılmadan, düşük öğretmen maaşları söz konusu edilmeden, okulların perişan fiziki hali ele alınmadan standartları (sonuçları) ölçmek, asıl sorunu gizlemek demektir. ‘Para yok ama standardınızı yükseltin’ demek, aç karnınla maraton koşun demekten farksızdır.

 

Yaklaşık 33 bin ilköğretim okulunda okuyan 11 milyon civarında öğrenciye tahsis edilen 500 bin kadar öğretmenle İKS neye göre geliştirilecektir? Elbette İKS’nin ardındaki felsefenin temel taşları bellidir: Öğrenci merkezli pedagoji, Müfredat Laboratuar Okulu (MLO) anlayışı, öğretmen yeterlilikleri, okulda performans yönetimi, Toplam Kalite Yönetimi, eğitimde kalite ödülü, çocuk/çevre dostu okul… Bunların çıktığı kavşak da, “eğitimde yönetişim”; yani, eğitimi piyasanın iktisadi güçlerinin tanımladığı standartlar üzerinden yönetmek. Diyelim, bir okulda veli ve öğrenciler anketlerini doldurdular; eğitim koçu olan müfettiş bu verileri arşivledi, raporlaştırdı ve ilgili mercie sundu. Ne olacak? Okulun boyası dökülüyor, öğretmen öğrenciye derste insiyatif tanımıyor, okulun suyu akmıyor, elektriği sık sık kesiliyor, okulun bahçesi çöpten geçilmiyor, fotokopi makinesi arızalı, velilerden habire bilmem ne için para toplanıp duruluyor, zorunlu hale getirilen okul öncesi eğitim için sınıf açmak lazım ve bundan dolayı yeni sınıf açmak için öğrenci mevcudu sınıf başına 70’e çıkarılıyor vs. Yani, ülkenin varoş, gecekondu, köy, kasaba, dere-tepe, kuş uçmaz-kervan geçmez yerlerindeki neredeyse tüm okulların durumu buyken neyin standardı merak ediliyor? Yani, İKS ile çok merak ettiğiniz bu durumu, mesela Eğitim Sen yıllardır söylemiyor mu? Yazıp çizmedi mi? Araştırmadı mı? Öğrenmek istediğiniz şey zaten ayan beyan ortada değil mi?

 

Bir yanda ayrıcalıklı, seçkin, nezih kent okulları, ki buralarda standartlar tavana vurmuş durumda; öte yanda unutulmuş, kaderine, daha doğrusu velilerden gelecek kayıt paralarına, hayırseverlerin üç kuruşuna, sorumlu STÖ’lere, duyarlı esnafa terk edilmiş gariban okullar… Bir yandan okul bahçelerinde otopark işletmeciliği yapılmayacak, velilerden kayıt parası alınmayacak, öğrencilere okul içindeki her türlü hizmet ücretsiz sağlanacak denilecek ama beri yanda bunların nasıl olacağı sorgulanmadan standartlar tespit edilecek!

 

İKS, eğitimde eşitliği gerçekleştirecek, okulları aynı kalite düzeyine getirecek, dezavantajların giderilmesini ve nitelikli öğretimi sağlayacak bir önlem olamaz, zira eşitsizliğe dayalı bir sınıfsal eğitim uygulandığı pedagojik sistemi eleştirecek bir güce sahip değildir. Eleştiri olmadan, çözüm olmaz. İKS, yeni bir “eğitim piyasası” yaratacaktır. Her müdür, koltuğunun sallanmasını engellemek için veli ve öğrencilere baskı yapacak ve okulundaki standartları yüksek gösterecektir. Ya da standardın yüksek olması için “eğitim piyasası”na dalıp yeni önlemler arayacak ve “girişimci okul” modelini güçlendirecektir. Dolayısıyla İKS, piyasanın eğitimi yeni bir denetleme biçimidir. MEB’in İKS ile okulları akreditasyona bağlama mekanizması güçlenecek, performansları standartlar üzerinden ölçülen okullara, emin olun, zayıf karne verilecektir. Ama MEB’in bu zayıf karneden dolayı sorumluluğu hiç tartışılmayacaktır. Nasıl öğrenci, aldığı zayıf karnesinin hesabını MEB, müdür, öğretmen ve sistemden soramıyorsa, İKS’de de böyle olacaktır.

 

Bir de, standardı yüksek çıkan okullar, rol modeli olarak gösterilecek, herkesin ondan ders alması istenecektir. Yine emin olun, standartları yüksek çıkan okullar arasında dayanışma güçlenirken, standardı düşük çıkan okullar lanetlenip sistemin dışına itilecektir. Eğitim meta, okul pazar, öğrenci müşteri, öğretmen moderatör/rehber, veli kaynak olduğu sürece standart konusu da bir ayıklama aracı olmaya devam edecektir.


Eğitimde

  
  



2625 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi?
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013
Bir politik Rönesans olarak Gezi
Vehim - 22/06/2013
Vehim
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013
Taksim direnişinin içini boşaltma
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013
Milli korkumuz matematik
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi?
 Devamı