eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
İthal İngilizce Öğretmenleri
01/04/2011

Kemal İnal

inalkemal@gmail.com

 

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ‘Yabancı Dil Öğretiminin Geliştirilmesi Projesi’ kapsamında yurtdışından anadili İngilizce olan 40 bin öğretmen getireceğini duyurmuştu geçen hafta. Getirilecek olan bu yabancı öğretmenler Türk öğretmenlerle birlikte derse gireceklermiş. MEB’in beş yıl sürecek ve 1.5 milyar TL’ye mal olacak bu projesine göre İngilizce’yi daha iyi öğretmek adına okullarda ‘English Cafe’ler açılacak, popüler çizgi filmler ve programlar televizyonlarda altyazılı yayımlanacak, Türkiye’den 3 bin İngilizce öğretmeni yurtdışına yollanacak ve yılda 10 bin olmak üzere ithal edilecek olan 40 bin yabancı İngilizce öğretmeni okulöncesinden başlamak üzere tüm eğitim kademelerinde istihdam edilecekmiş. İthal edilen öğretmenler kadrolu değil, sözleşmeli olarak çalıştırılacakmış.

 

Şimdi bu projeyi nasıl yorumlamalı? Madde madde gidelim. 1) Bu proje, kapitalist küreselleşme trenini bir yakalama çabasıdır. Anlaşılan küresel düzeyde kapitalist neoliberal ilişkilere uyum sağlayacak işgücünün yetiştirilmesi için hazırlanan projeler demetinin bir parçasıdır bu girişim. 2) Ülkenin Türkçe, Kürtçe, Çerkezce, Arapça, çeşitli Balkan ve Kafkas anadillerinin MEB’de öğretimi için hiçbir önlem alınmazken, küresel kapitalist dil İngilizce için bu kadar çok para harcanacak olması manidar. 3) MEB, Türkiye okullarında İngilizce öğretmeni yetiştirilemediğini ikrar etmiş oluyor. Yani devlet, “ben kendi eğitim sistemimde yeterli İngilizce öğretmeni yetiştiremiyorum” diyor. Devlet yerli imalat hatasını yabancı ithalat ile çözmek istiyor. 4) Bu uygulama eğitim-öğretimde uygulanan esnek üretim/öğretimin yeni bir örneğidir. MEB kadrolu ve yerli İngilizce öğretmeni çalıştıracağına sözleşmeli istihdama yönelerek güvenceli-kadrolu çalışma normuna yeni bir darbe indirmektedir. 5) Anadolu Liselerinin İngilizce hazırlık sınıflarını kaldıran, İngilizce ders saatlerini azaltan MEB’in bu projesini bu açıdan anlamak zor. 6) Yaklaşık 20 bin atama bekleyen İngilizce öğretmeni olduğu söyleniyor. Bu öğretmenler bilinçli bir biçimde istihdam edilmiyor. Zira atanmayan, geç atanan, güvencesiz formlarda (geçici, sözleşmeli, vekil) istihdam edilen öğretmenlerle “yedek işgücü ordusu” yaratılıyor. Bu ordunun yaratılmasının nedeni, öğretmenler arasında rekabete yol açarak öğretmenliğin özlük haklarını alabildiğince tıraşlamak. 7) İthal öğretmenlere 3 bin lira verilecekken, örneğin 15 yıllık bir yerli öğretmenin 2 bin lira civarında maaş alması, MEB içinde yeni bir eşitsizlik dalgası yaratacaktır. Yerli İngilizce öğretmenler yabancıları kıskanacak ve aralarında ilginç çekişmelerr yaşanacaktır. 8) Türk Eğitim Sen her zamanki gibi olaya ırkçı-gerici gözlerle bakarak bu olayın yeni bir misyonerlik ve casusluk faaliyetine zemin hazırlayacağını ileri sürdü. Peki o zaman Avrupa’da çalışan MEB kökenli öğretmenlerin Avrupalı meslektaşlarını ve çocuklarını alttan alta Türklüğe ve Müslümanlığa davet etmelerinin adı ne oluyor? Tebliğ!

 

Kuşkusuz yeterli niteliklere sahip bir öğretmen, dünyanın her yanında çalışabilme hakkına sahip olabilmelidir. Elbette eşit koşullarda ama ülkemizde bu koşullar eşit değil. Bu koşulları (olanakları) eşitlemeyen MEB, yeni bir fırsatçılığa (yani o bildiğimiz fırsat eşitliğine) meydan vermektedir. Anadili İngilizce olan öğretmenler, yerli İngilizce öğretmenlerinin ekmeğine mal olmadığı sürece çalıştırılabilirler. Buradaki sorun, eğer yerli öğretmenin kalitesi ise, yapılacak şey bellidir: Yabancı öğretmenlere harcayacağınız 1.5 milyar TL’yi yerli öğretmen istihdamında ve eğitiminde kullanın. Madem paranız var, işte size demokratik ve eşitlikçi birkaç öneri: 1) “Tüm” İngilizce öğretmenlerini son sınıfta en az 4 aylığına İngiltere ya da Amerika’ya gönderin. Karşılığında Türkoloji öğrencilerini yurda kabul edin. Böylece harcayacağınız para daha da azalır.2) İngilizce’yi çocuklarımıza öğretemiyorsanız, bunun anadilinin yeterli düzeyde öğretilememesiyle olan bağlantılarını ortaya çıkarın. Hemen MEB içinde ülkemizdeki tüm anadillerinin öğretimi için önlem alın. 3) Yabancı dil öğretimi teknik ve materyallerinizi yenileyin, çağdaşlaştırın. 4) Okullara ‘English Cafe’ açmak gibi saçmalıklara yönelmeyin. Yoksa kamu okullarını Özel İngilizce Dershanelerine çevirmiş olursunuz. English Cafe yerine okul kütüphanelerindeki İngilizce okuma materyallerinin sayısını artırın.

 

Türkiye, dünyada İngilizce öğrenme özürlüsü olan ülkelerin başında geliyor herhalde. Öyle olmasaydı, MEB böylesi bir projeye girişmezdi. Peki neden İngilizce, dahası Türkçe öğretemiyoruz çocuklarımıza? Nedenlerden biri, mesela daha taslak aşamasındayken bir “müsvedde” metnin yok edilmesi olabilir mi? Do you understand me?

 



2059 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi?
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013
Bir politik Rönesans olarak Gezi
Vehim - 22/06/2013
Vehim
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013
Taksim direnişinin içini boşaltma
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013
Milli korkumuz matematik
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi?
 Devamı