eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Kemal İnal
inalkemal@gmail.com
Kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın
21/02/2012

Kaç zamandır e-kitap’ın matbu kitabı öldürüp öldürmeyeceği tartışılıyor. Günümüzde dijital devrim söylemi, baskın durumda. Devrim, teknolojinin devrimi ve bunun karşısında durulamayacağını çok kişi söylüyor. E-kitap ile kitap basımı, dağıtımı ve okunmasının bitmeyeceği ve fakat sadece kitap basma ve dağıtım biçiminin değişeceği iddia ediliyor. İlginçtir, matbu kitap formuna sahip çıkanlar, klasik veya kitaplı eğitimden geçmiş filozof ve entelektüeller oluyor genelde; piyasa hergelesi gazeteci, reklamcı, medya profesyoneli, tasarımcı, küratör vs değil. Filozof, aydın ve entelektüeller, genelde kitaptan değil sadece, fakat aynı zamanda kitap kültüründen de bahsediyorlar: kitabın fiziki nitelikleri, kitap mezadı, kitaplar üzerinden ifade edilen düşünce ve ifade özgürlüğü, kütüphane, kitap sansürü, kitapla ilgili klasik terimler (bibliyokost, bibliyofil, incunabula, volumina) vs. Bu kültürün anlam, derinlik ve yararlarına değinerek kitabın ölmeyeceğini iddia ediyorlar.

 

Başlıktaki kitabın iki yazarından biri olan Umberto Eco, bu eserde şöyle der: “Kitapların, kültür endüstrilerimizin şu son yıllarda piyasaya sürdüğü her nesneden üstün olduğunu bilimsel olarak kanıtladık. O halde, kolayca taşınabilir ve zamanın vereceği hasarlara direnebileceğini ortaya koymuş bir şey kurtarmalıysam, kitabı seçerim.”

 

Bu tercihin ardında bir sürü gerekçe olmalı; kitaplı eğitim, kitaplara beslenen sevgi, duyulan arzu, o kitaplardan öğrenilen bir yığın bilgi, her kitabın kendine has hikayesi, eğitimin nesnesi olarak kitap vs. Kitap, insanı bilgi ve kültür ile baş başa bırakır; onu öğrenmeye zorlar, hafızayı çalıştırır, zihne idman yaptırır. Oysa, Carrière’in dediği gibi, bilgisayar verilerin depolanması demekse, o zaman hafıza neyi ifade edecek? Bir kitap sizi güzel bir yolculuğa çıkarır, ama bilgisayar ile sadece yorucu bir sörf yapabilirsiniz. İlkinde bilgilenmenin verdiği bir rahatlık, ikincisinde bıkkınlığın yarattığı bir bezginlik olur.

 

“Kitap okudum”, bir kültürdür; ama kimse boş zamanlarında “internet okumaz”. Kitap ile sosyalleştiğini, ilginç sosyal dünyaların içine girdiğini söyleyen az değildir; ne var ki, bilgisayarın, internetin insanı asosyalleştirdiğini hekimler ve psikologlar  söylüyorlar. Dahası, aşırı internet kullanımının tıp literatürüne hastalık olarak yazıldığı biliniyor. “Kitap delisi” ifadesi aşağılama değil, bilakis bir yüceltmedir ama “internet hastalığı” bayağı bir durumdur. İnternette çok sörf yaptığı için allame birine rastlayamazsınız ama mesela “kitap kurdu” biri için bilgi ve bilgilenmeye ilişkin bir sürü övücü şey sayabilirsiniz.

 

İnternet dünyasından gelen enformasyon bombardımanının daha entelektüel, aydın bir kuşak yarattığı da kolayca söylenemez. Günümüz çocukları ve gençliğinin ileri iletişim teknolojilerini son derece kolay, hızlı ve etkili biçimde kullandığı gerçek. Ama bu kuşak kalın bir kitabı görünce hemen içi ekşiyen birine döner. Geçmişte kitap, kalem,

defter vs. bedenin bir uzantısı, işlevi, tamamlayanı, hatta organı gibiydi. Şimdi değil; bedenin yeni uzantısı veya organı cep telefonu ve bilgisayarlar. Dijital devrim çağında herkes yazar oldu; cep telefonundan atılan çok çeşitli içerikteki mesajlar (haber, not, şiir, hatta kısa öykü, olay sunumu vs.) ile neredeyse herkes okuryazar, herkes haberci, herkes yazar, fotoğrafçı veya sinemacı ama sonuç? Sıfır mı?

 

Hızlı, yüksek ve etkili teknoloji çöp yazarlar yaratıyor. Çünkü ürettikleri çöpten farksız. Sanal alemi türlü çeşitli çöpe boğan bu kuşağın derinliksiz, gerçek dışı, asılsız, bir yığın önyargı ve nefrete dayalı ürünleri haber, bilgi ve değer diye iş görüyor.

 

Fakülteye, sınıfa, derse turist gibi gelen öğrencilerime şunu söylerim her zaman: Siz turist de olamazsınız, zira turistler hiç olmazsa yanlarında harita, not defteri, fotoğraf makinesi, kamera vs. taşırlar. Gördüklerini boş bakışlarla geçiştirmezler. Şimdi hükümetin tablet bilgisayarlarını düşünüyorum; zaten kitaba soğuk, uzak, ilgisiz bir toplumduk, şimdi bu tablet bilgisayarla kitapları hepten boşlayacağız gibi. 12 Eylülcüler, Naziler ve İtalyan faşistleri gibi/kadar bir yığın kitap imha ettiler; şimdi gelinen noktada teknoloji ile kitaba bir darbe daha vuruyoruz. Bir yandan çocuklara 100 Temel Eser öneriyoruz, öte yandan kitap yasaklamaya, örgüt belgesi olarak kitabı polis marifetiyle suç unsuru olarak sergilemeye devam ediyoruz.

 

Üç kitaplı dinden birine mensup olmakla övünürüz. İyi. Peki bu kitap düşmanlığı bu inancın neresine sığar? “Oku” diye verilen ilk emir var; başlangıçta “kelam” varmış her şeyden önce. İlim Çin’de de olsa aramalıymışız. Sonuç? Türkiye ileri demokrasiye geçtikçe, ekonomisi büyüdükçe, kişi başı ulusal geliri arttıkça, hayat standartları yükseldikçe, okullaşma oranları çoğaldıkça kitap basma, okuma, okutturma oranları, nüfusa oranla düşüyormuş. İyi de bu işte bir terslik yok mu? Evlerin içine bakın; TV altı/üstü rafta sadece gazetelerin promosyonları olan ansiklopediler, duvarlarda da Kuran-ı Kerim var.

 

Dikkat: Çok cahil ve fakat rant delisi, şöhret budalası bir kuşak geliyor.                  



2286 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi? - 06/07/2013
Erdoğan’ın besmelesi, Gezi’nin Twitter’ı: İyi de bu neyin nesi?
Bir politik rönesans olarak Gezi - 29/06/2013
Bir politik Rönesans olarak Gezi
Vehim - 22/06/2013
Vehim
Taksim direnişinin içini boşaltma - 13/06/2013
Taksim direnişinin içini boşaltma
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço - 08/06/2013
Taksim Gezi Direnişi-Erken bir sosyolojik bilanço
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi - 15/03/2013
Kürtçe öğrenen Diyarbakır polisi
Milli korkumuz matematik - 08/03/2013
Milli korkumuz matematik
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü - 04/03/2013
Öğretmenin sınıftaki özgürlüğü
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi? - 22/02/2013
Türkiye’de eğitim nasıl neoliberalleştirildi?
 Devamı